THE PASSIVE VOICES
* Türkçe karşılığı “edilgen çatı”dır.
* Cümlenin öznesi daima edilgen durumdadır, eylemden etkilenir.
* Bir eylemi edilgen yapabilmek için kullanacağımız fiilin (break, make, sell, eat, prepare) gibi geçişli bir fiil olması gerekir.
A= [Our neighbours’ children broke our window]
P= [Our window was broken by our neighbours’ children]
1) FORMİNG THE PASSİVE [EDİLGEN YAPILMASI]
Active fiilin nesnesi, Passive cümlede özne durumuna geçer ve cümledeki tense’e göre “BE + PAST / P. PARTİCİPLE” kullanılır.
A= [They are painting the car]
P= [The car is being painted by them]
A=[Finally, the rescue team found the lost climbers]
P= [Finally, the lost climbers were found by the rescue team]
A= [The storm damaged all the buildings in our city]
P= [All the buildings in our city were damaged by the storm]
A=[My uncle has just enrolled Jack in evening classes]
P= [Jack has just been enrolled in evening classes by my uncle]
2) “ BY PHRASE ” IN PASSIVE VOICES [EDİLGEN ÇATIDA “ BY PHRASE ”]
* Edilgen cümlede eylemi yapan kişi “by phrase” ile belirtilir]
A= [The manager dismissed Ann for her inefficiency]
P= [Ann was dismissed for her inefficiency by the manager]
3) TENSES IN PASSIVE VOICES [EDİLGEN ÇATIDA ZAMANLAR]
# Simple Present :
A= [My mother prepares the breakfast]
P= [The breakfast is prepared by my mother]
# Present Contınuous Ve Be Going To :
A= [My mother is preparing the breakfast]
P= [The breakfast is being prepared by my mother]
# Simple Past :
A= [My mother prepared the breakfast]
P= [The breakfast was prepared by my mother]
# Past Contınuous :
A= [My mother was preparing the breakfast]
P= [The breakfast was being prepared by my mother]
# Present Perfect :
A= [My mother has prepared the breakfast]
P= [The breakfast has been prepared by my mother]
# Past Perfect :
A= [My mother had prepared the breakfast]
P= [The breakfast had been prepared by my mother]
# Simple Future :
A= [My mother will prepare the breakfast]
P= [The breakfast will be prepared by my mother]
Future Perfect :
A= [My mother will have prepared the breakfast]
P= [The breakfast will have been prepared by my mother]
*** Diğer Tense’ler Passive Voices’ta kullanılmaz ***
21 Temmuz 2009 Salı
DİL NASIL ÖĞRENİLİR
GEREKENLER
- İyi bir grammar kitabı (Temel ders kitabı)
- Çok çok iyi bir sözlük (eğer küçük sarı bir sözlüğünüz varsa atın gitsin)
Biraz grammar öğrendikten sonra English-English kullanılması önerilir
- Cümle kitabı (Değişik cümlelerle dolu konuşma kitabı)
- Güncel ve kendi ilgi alanınıza uygun dergiler ve gazeteler(Abone
olabilirsen daha iyi)
- Okuma kitabı (Yine ilgi alanına uygun kitaplar(hikaye vs. türlerde)) (Zor
kitaplardan başlarsanız daha iyi)
- Walkman veya CD-Player
- Kurs kasetleri/CD'leri (bunları piyasalardan bulabilirsiniz) (şive için)
Alabileceğiniz kurs kaseti çeşitleri
1. Yabacı dildeki cümlenin ardından bir defa kendi dilinde tercümesi gelen
kasetler(Düz tek kayıt kasetler)
2. Tek kayıt kasetlerine benzeyen fakat yabancı kelimenin bir defa yerine
iki defa tekrarlanır.
3. Pimslevl yöntemi: Bu programlı kaseti öğrendiğin kelimeleri sorularla
yada farklı yollarla yerine oturmasını sağlar.
4. Kültürel kasetler: Ana yemeğin yanında bu kasetler bir tür çeşni gibidir.
Şiirler, hikayeler, şarkılar felan.
- Boş kasetler: Kendi sesinizle cümle kurmak ve bunu tekrar dinlemek için
kullanılır. Bu kendinizi geliştirmeniz açısından çok yararlıdır.
- Kelime kartları: Kelimelerin yabancı ve kendi dilindeki anlamı vardır.
Kelime ezberlemenin en iyi yöntemlerindendir. Diğer bir yöntem ise sesli ve
görsel toollardır.
Türkçe kelimeyi kartın üst kısmına yaz. Kağıdın arka alt kısmına da yabancı
kelimeyi yaz. Şekle zamana şahsa yere göre manası değişen kelimelerin diğer
anlamlarını da yaz. Bununla birlikte ne tür bir kelime olduğunu yaz
(adverb,verb vs..) Bunun la birlikte kağıdı fazla karışık halde doldurmamaya
çalışın.
- Boş bilgi kartları: Genel olarak iki amaç ile kullanılır. Daha fazla amaç
içinde kullanılır.
Sıkıştığın yerde daha sonra öğrenmek için soru niteliğinde yazmak için ve ve
bulduğumuz gördüğümüz kelimeleri, cümleleri veya kalıplaşmış idiom'ları
yazmak için kullanılır.
- Renkli işaretleme kalemi: Bilmediğimiz kelime yada cümlelerin üstünü
renklendirmek, çizmek için kullanılır.
ÖĞRENMEYE BAŞLANGIÇ
İlk önce grammar kitabının ilk 5 ana konusunu iyi bir şekilde
öğren ve sonra gazete ve dergilere geç. Anlamadığınız kelimeleri yazın.(boş
bilgi kartlarına) Yada grammar sorununuz varsa aynı şekilde yazın. Daha
sonra bunları çözmeye çalışın. Eğer grammar'da sıkışırsan grammar'in
temeline veya bazen grammar'ı kullanma. Cümleyi, kelimelere bakarak anlamaya
çalış. Cümleyi çöz. Kelimeler ipucudur cümleyi çözmek için. Eğer cümleyi
çözemiyorsan komple bir kağıda yaz ve sonra bu cümle içinde geçen grammar
olaylarına ve kelime anlamlarına bir yardımcı(öğretmen yada bir kitap
olabilir) ile beraber bak. Grammar kitabındaki ilk beş konuyu
öğrendiğinizden dolayı graamar sorun olabilir. Ama bu konuyu bir kenara
bırak bunu düşünme. Grammar'ı nasıl olsa zaman içinde öğreneceksin.
Eğlenmeye bak İngilizce ile. Bu yazdığın kelimler(bilgi kartları) hem
grammar konusunda bir fikir sahibi yapacak hem de kelime ezberlemene
yardımcı olacak. Gazete ve dergi gerçek dünya olduğu için kelime ezberlemesi
daha kolay olur. Belki grammar kitabında bunu çoğu zaman görürsün ama
kavraman zor olur. Ancak gazete ve dergide daha kolay öğrenirsin. Eğer
gazete veya dergideki konu ilginizi çekmiyorsa yinede ilerleyin. Unutma bir
kelime sizin her şeyiniz olabilir. Tüm bunların sonucunda elinizde bir sürü
bilgi kartı olacaktır. Günden güne düzenli bir şekilde birkaçını yanında
taşı. Bunlara devam ederken cümle kitabınızı açın ve özellikle
transkripsiyon(telaffuz ve okunuş) kurallarını çok iyi öğrenin. İngilizce'ye
alışkanlık kazanmaya başladığınızda buna ihtiyaç duymayacaksınız. Fakat
başlangıçta buna çalışın ve bilin ki standart bir transkripsiyon sistemi
yok. Bunun için uluslar arası fonetik alfabe kullanılabilir. Bu aşamada
genel manada "nasılsın iyi misin adın ne" gibi kalıpları öğrenin. Bunların
teşvik edici bir özelliği vardır ve basittirler.
Eğer bir yabancı ile konuşuyor ve bir şey anlamıyorsan
hecelemesini veya tekrarlamasını veyahut da yazmasını isteyin. Eğer bir
süreden sonra akıcı birkaç cümle kurmayı başarırsanız grammar kitabını ve
dergi/gazeteyi unutmayın sakına. Çalışmaya son sürat devam edin.
Sahneye kasetleri çıkarın. Bunları öğrenmeye çalıştığınız
İngilizcinin cümlelerinin doğru bir aksanla öğretilmesine yardımcı olur.
Her çeşit konudaki kasetlerden alabilirsiniz. Ama aynı anda beraberinde
kitabı da olan kasetleri alın. Dinlerken kitaptan takip etmek daha iyi
anlamanızı sağlar. Bu kasetleri peş peşe tekrar dinleyin. Bu arada tekrar
grammar da bir yerde takılırsan orayı atla ve geç yoluna devam et onun
canını sıkmana izin verme. Sonra oraya tekrar dönersin. Her boş anında bilgi
kağıtlarına, grammara çalış gazete kitap dergi oku İngilizce ve İngilizce
altyazılı film izle. Yanında mutlaka İngilizce ile ilgili bir şeyler taşı.
Bu herhangi bir şey olabilir. Bilgi kağıtları ile çalışırken ilk önce Türkçe
manasına baktığın kelimeye tekrar rast geldiğinde onu anımsamaya çalış. Ona
meyden oku. Anımsayamadığında korkma çaba harca.. Bu çok iyi sistemdir.
Hem okuyabileceğiniz hem dinleyebileceğiniz kafanızın iyi
olduğu anlarda okumayı seçin. Dinlemeyi ise yalnızca dinleyebileceğiniz
anlara saklayın. Devamlı kaset dinleyin, koşarken kalktığınızda kahvaltı
yaparken otobüstü. Bu başlı başına bir dil kursudur anacak kendini çok iyi
vermen lazım.
Konuş. Öne çık ve konuş öğrendiğin tüm kelimeleri cümle içinde
kur. Konuşurken yazmayı dene.Yazmak çok iyi bir pratik olabilir. Bol bol
yazın. Mektup yazın. Konsolosluğa yazın (çok çekici bir ülkeyi temsil
ettiğiniz için size teşekkür ederim diye) yayın evlerine yazın. Mailleşin
chat yapın. Tüm imkanları kullanın. Kendi kendinizin dublajını yapın kendi
kendinize konuşun. Eğer bir yabancı ile konuşuyorsan mutlaka her anını çok
iyi kullan onun canını sıkmadan devamlı sorular sorun. Bilin ki bir dili en
iyi kültürü ile öğrenirsin. Ayrıca dilin dile değmesi ile İngilizce
öğrenmenin faydası da büyüktür. Esmerler tercihiniz olsun J
Bu arada bazı günler gelir bir selam bile veremezsin öğrendiğin dil ile ama
bazı günler kendini aştığını görürsün. İyi günlerde kötü günlerde daha iyi
olacak çalışmayı bırakma.
HARRY LORAYNE'NIN SİHİRLİ HAFIZA SİSTEMİ
Eski yöntem: Kelimeleri tekrarlayıp durmaktır. Sihirli
yöntemi aşağıda bulabilirsiniz.
Yeni sistem: Bu sistemde hatırlatıcı ipuçları ile ilişkiler
kurulur ve bir sistem oluşturulur. Bu sisteme göre ezberlemeye çalıştığın
kelimenin de bulunduğu ilginç bir cümle kurman gerekiyor. Bu cümle kendi
ilgi alanının bir enteresanlıkta kurulursa daha faydalı olur. Cümle içinde
ezberleyeceğiniz kelimenin ingilizcesi(okunuş hali) ve türkçesinin olması
gerek.
Örnek olarak:
Aldatmaca İngilizcede cheat anlamındadır ve çit diye
okunur. Bunu bir cümle içinde toparlayalım.
Bu gördüğün şey koyunların kaçmasını önlemek için bir
çeşit aldatmaca çit.
Bu gibi bağlantılar kurmalısın. (daha ilgi çekici ve uzun hikayeler daha çok
işe yarar) Bir kelime için bu kadar şeyi kafamı neden dol dirim diye
düşünmeyin. Bu hikayeler yavaşça kafandan silinir fakat kelimeler aklında
kalır.
Tüm kelimeler bu sisteme yüzde yüz uymayabilir. Bunun
için yaklaşık tahmin sistemi vardır.
Yaklaşık tahmin sistemi:
Örnek olarak:
Öfke için ingilizcede Anger kullanılır ve engı diye
okunur. Bunu bir cümle içerisinde toplayalım.
Arkadaşınızla sinemaya gittiğinizi düşünün ve bir
sebeple öfkelendiğinizi düşünün. Cümle şu: O kadar öfkelenmişti ki filmin
en-gırgır sahnelerinde bile gülmedi.
İngilizce kelimelerin %90'a yakını bu tip hikayelerle bağlantı kurabiliyor
fakat bu sisteme uymayan kelimelerde var. Bunları eski yöntemle yani tekrar
yöntemi ile öğrenmelisin.
Son olarak bu ilişki cümlelerini çok ilginç şeylerden
seç. Bildiğiniz yaşadığınız göz önüne getirebildiğiniz yerlerle ilgili
şeyler mutlaka cümle içinde olsun.
Kısa kültürel not ve öğütler:
- Sarışın için: Norveç, isveç, fince, felemenkçe, almanca, macarca
- Esmer için: ispanyolca, fransızca, portekizce, italyanca, sırp-hırvatca,
yunanca, türkçe, ibranice, arapça.
- ingilizce, çince, japonca, endonozyaca, macarca ve fincede ismin cinsi
halleri yoktur.
- italyanca latincenin soft versiyonudur.
- Macarca öğrenilmesi en zor dildir.
- Dilin mi kültürü yoksa kültürün mü dili olduğu bilinmez.
- Her dilde fiil çekimlerine büyük bir önem vermelisin.
- Argo kelimelerden yeteri kadar alırsan o sana yeter. Diğerlerini unut.
- Bir kısa fıkra: iki fare umutsuzca kapana kısılmıştır. Aç bir kedi onları
yemek üzeredir fakat farelerin kaçacak bir yeri yoktur.Sonunda farelerden
biri patilerini kaldırarak wikwikler. Kedi kaçmaya başlar. İşte ikinci bir
dilin faydası.
- The language Club Adresi: Burası bedava ders veriyor
The language Club P.O.Box 121 New York NY10108 Tel (1) (212) 787 21 10
- En çok konuşulan dil çince'dir.
DİL AİLELERİNİ TANIMAK
- Tüm sılav dilleri birbirine benzer. Sırp hırvat dili ile bulgarca üst üste
oturmuşlardır. Birini öğrenince diğerini %70 öğrenmiş olursun. Rusça,
polonyaca, ukranyaca, çekçe, slovakyaca, slovence, mekodonyaca hep birbirine
benzer.
- İspanyolca öğrendiğinde italyancayı öğrenmiş sayılırsın.
- Portekizce ve hatta fıranszıca, romen dillerine pek uzak değildir. Diğer
romen dillerini öğrenmenize yardımcı olur.
- Hindistan ve pakistanın temel dilleri olan hintçe ve ürdüce dilleri hemen
hemen aynı şekilde konuşulan dillerdir.
- Flemenkçe ise tam olarak ingilizce ve almanca arasında dır. Flemenkçe
fransızca ile birlikte belçikanın iki temel dilinden biridir. Flemenkçe aynı
zamanda ingilizce ile birlikte güney afrikanın iki temel dilinden bir
tanesidir. Holanda tarafında yönetilen endonazyada flemenkçe konuşan çok
kişi vardır.
Not: Öğrenmeye çalıştığın dilin dahil olduğu dil aile gurubunu çok iyi
araştır.
DİLBİLGİSİ
İSİM
İsim, bir kişi, mekan(yer) yada bir nesnedir. Buz kitlesi, gazoz kapağı yada
kaynana gibi kavranabilir, somut bir şey yada kavramalr ve duygular gibi
soyut birşeydir.
ZAMİR
Sözlükler bizlere zamirlerin, isimlerin yerini alan kelimeler olduklarını
söylerler. Eğer bu ifade aklınızı karıştırdı ise bunu unutun ve hemen
zamirlere bir göz atalım. Türkçede zamirler şunlardır; Ben, sen, o, biz,
siz, onlar, bizim, sizin, onların, benimki, seninki, onunki.
Ek olarak soru sormak için soru zamirleri vardır; Kim, kimin, ne, hangisi
vs...
Ayrıca kullandığımız isimleri tanımlamak için nispi zamirler vardır. Olan,
yapan, eden gibi.
Bu evin sahibi kimdir cümlesinde kimdir zamir soru şeklinde
kullanılmaktadır.
FİİL
Fiil bir eylem kelimesidir; yapmak, gitmek, istemek, düşünmek gibi. Yani
fiil, varlıkların yaptıkları işleri zamana, biçime ve kişiye bağlayarak
anlatan kelimelerdir. Kısacası, sonuna
-mak, -mek gibi mastar ekleri almış olan her kelime bir fiildir.
Türkçe sondan ek alan bir dil olduğu için fiil gövdesi zamanlara ve
şahıslara göre değişiklik göstermemekle birlikte aldığı son ekler değişir.
Örneğin, koş-mak, fiili zamanalra göre çekildiğinde şu hali alır. Koşmuştum,
koştum, koşuyorum, koşacağım, koşmuş olacağım gibi.
MASTAR
Mastarlar, fiil köklerinin ya da gövdelerinin yani eylem anlatan
bölümlerinin -mek, -mak eki almış halidir. Gitmek, gelmek, bakmak gibi
Yani git fiilinin mastar hali gitmektir. Ancak mastar hali size kimin
gittiğini yada ne zaman gittiğini söylemez. Mastar orada başlı başına
kendini bir zamana yada şahsa bağlamanızı bekleyerek durur. Yukarıdaki
olasılıkların (zaman ve şahıs) birini ya da tümünü açıklamaya hazırdır.
Yalın mastarlar değiştiklerinde kişi, sayı ve zaman içerir hale gelirler.
Şahıs:
Ben: birinci tekil şahıs. Sen: İkinci tekil şahıs O: üçüncü tekil
şahıs
Biz: birinci çoğul şahıs siz: ikinci çoğul şahıs onlar: üçüncü
çoğul şahıs
Sayı:
İsimler çoğu dilde varlıkların sayılarına göre ikiye ayrılırlar. Tekil ve
çoğul (Rusçada ve diğer slav dillerde üçüncü bir hal daha vardır. Tekil,
çoğul ve gerçek çoğul) Tekil isim, ismin bir tek varlığı gösterdiği halidir.
Televizyon, ekmek, ağaç, sevgi gibi. Çoğul isim ise ismin birden fazla
varlığı ve kavram anlattığı halidir. Televizyonlar, ekmekler, ağaçlar,
sevgiler.
ZAMANLAR
Dilbilgisine göre zaman bir eylemin yapıldığını yapılmakta olduğunu yada
yapılacağını haber veren soyut bir süre kavramıdır.
Türk dilinde 3 temel zaman vardır. Şimdiki zaman, geçmiş zaman, gelecek
zaman.
* dili geçmiş zaman: konuşma anından önce yapıldığını bildirir. (okullar
kapandı)
* Mişli geçmiş zaman: Eylemin konuşma anında önce yapıldığını ama, anlatan
kişinin eylemin yapılıp bittiğini kesin olarak kendisinin bilmediğini ya
başkasından duyduğunu ya da sonradan fark ettiğini açıklar. Ahmet almanyadan
dönmüş. Tüh ceketimin düğmesi kopmuş.
* Şimdiki zaman: Eylemin konuşma anında yapılmakta olduğunu ya da yapılmaya
başlanacağını açıklar. Yazıyorum
* Gelecek zaman: Eylemin konuşma anından sonra yapılacağını, gelecekteki
belli bir zaman diliminde belli bir eylemin yapılması niyetini gösterir.
Televizyon seyredeceğim. Bir gün doktor olacağım.
* Geniş Zaman: Belli bir eylemi konuşma anında önce başladığını, konuşma
anında devam ettiğini ve devam edeceğini belirtir. Gider, gelir, sigara
içer.
İSİM HALLERİ
Tıpkı buzun, suyun ve buharın aynı şeyin farklı biçimleri olması gibi ben,
beni, bende, benden kelimeleri de aynı kelimenin farklı biçimleridir.
Bunların içinden ihtiyaç duyduğumuz isim halini kullanırız. Gelin hep
birlikte, isim halleri isteğinize zarar vermeden biz onun gizemini ortadan
kaldıralım.
İsim halleri pek çok insanı dil öğrenmekten caydırır. Latince öğreninrken
karşı karşıya kaldığımız altı isim hali ve çekimleri ile ilgili
sorunlarınızı anımsıyor olabilirsiniz. Rusçada da altı isim hali vardır.
Sırpça- Hırvat dillerinde ise yedi isim hali vardır. Bazı dillerde ise çok
daha fazla sayıda isim hali bulunur.
Haydi ev kelimesi ile oynayalım. Ev geniştir. Evi görüyorum. Eve gidelim.
Evde bekliyorum. Evden geliyorum. Bütün bu cümlelerde ev kelimesi türkçede
allahtan aynı kalmaktadır.
Türkçede isimlerin cümle içindeki görevlerine ya da fiille olan ilgilerine
göre beş hali vardır.
Aşağıda bunlara örnek verilmiştir.
- Yalın hali (nominatif): İsmin normal durumudur. Bir isim çoğul eki yada
iyelik eki almış olsa da yinede yalın durumdadır. Ev, evler, evim
- İsmin -i hali (Accusatif): İsmin -i hali, isme bir belirlilik kazandırır,
ismi kendinden sonraki fiile bağlar ve o fiilin etkisi altında bulunduğunu
gösterir. Kağıdı, evi, gözlüğü.
- İsmin -e hali (Datif): İsmi fiile bağlar ve kendine doğru yaklaştığını,
yöneldiğini belirtir. Eve, kağıda, gözlüğe.
- İsmin -de hali (locatif): İsmi fiile bağlar ve fiilin kendi içinde,
üstünde, üzerinde oluştuğunu belirtir. Evde, kağıtta, gözlükte.
- İsmin -den hali (ablatif): İsmi fiile bağlar ve fiilin kendinde
uzaklaştığım ayrıldığım yerdir. Evden, kağıttan, gözlükten.
SIFATLAR
Sıfatlar, isimleri açıklayan kelimelerdir. Yeşil kalem kelimesinde yeşil
kelimesi kalem kelimesini açıklayan sıfattır.
Sıfatlar konusunda biraz telaşa kapılacaksınız.. Çünkü birçok dilde
sıfatlar, açıkladıkları isimlerin hallerine uymak zorundadır. Bu dillerde
sıfatlar sayılar, cinsler ve isimlere uymak zorundadırlar.
ZARFLAR
Zarflar fiilleri açıklar. Bize fiilleri nasıl olduğunu söylerler. Dilin
basit kısımlarını kolayca öğrendi. Burada kolayca kelimesi zarftır. Yani
kolayca kelimeyi bize dilin basit kısımlarında nasıl ustalaştığını söyle.
EDATLAR
Edatlar, kendi başlarına bir anlam taşımazlar ama anlamlı kelimeler, kelime
öbeklerine ulandıklarında yada bir cümleye girdiklerinde çeşitli anlam
ilişkileri kurar ve böylece kendi anlamları da hissettirir. Bunlar
genellikle ile, için, acaba, kadar gibi kısa kelimelerdir.
ETKEN
Eğer özne fiilin eylemini yapıyorsa fiil etken haldedir. Ali topa vuruyor.
Vuruyor fiili etken haldedir. Çünkü özne ali vurma eylemini yapmaktadır.
EDİLGEN
Eğer özne fiilin eylemine maruz kalıyorsa o zaman fiil edilgen haldedir.
Topa ali tarafından vuruluyor cümlesinde özne (top) herhangi bir vurma
eylemi yapmamaktadır. Bunun yerine kendine vurulmaktadır. Bu nedenle vurma
eyleminin edilgen halde olduğunu söyleriz. Çünkü özne fiilin eylemini
gerçekleştirmemekle bu eyleme maruz kalmaktadır.
EMİR KİPİ
Emir kipi fiilin emir halidir. Gitmak fiilinin emir hali git'tir.
NİSBET
Sıfatlar ve zarflar nisbi olarak artan ve azalan derecelere sahiptir.
İyi, daha iyi, en iyi kelimeleri aynı kelimenin farklı derecelerini
gösterirler. Bu dereceler Türkçe'de yalın daha en kelimeleriyle belirtilir.
SAYMA SAYILARI VE SIRA SAYILARI
Sayma sayıları bir, iki, üç vs. dir. Sıra sayıları ise birinci, ikinci,
üçüncü vs. dir
DEYİMLER
Deyimler anlam vermeyen, ama kendilerine özgü belli anlamları olan
ifadelerdir. Deyimler belli bir anlama sahiptir ama deyimleri oluşturan
unsurların belli bir anlamı yoktur. Bir dildeki deyim genellikle kelimesi
kelimesine bir başka dile çevrilemezler ama her dilde aynı anlamda deyimler
bulunur. Öğrenmek için deyimler kitabı almalısın.
EN ÇOK KULLANILAN DİLLER SIRALAMASI
Arabic
197 milyon kişi
Bengal(Bengal, india, bengladesh) 184 milyon kişi
Yue(China, Hong Kong) 63 milyon
kişi
English
443 milyon kişi
French(Switzerland) 121
milyon kişi
German(Germany, Austria, switzerland) 118 milyon kişi
Hindih
352 milyon kişi
Japenese(Japan) 125
milyon kişi
itilain(italy)
63 milyon kişi
Javanese(Java, indonesia) 58
milyon kişi
Korean(China, Japan, Korea) 71 milyon
kişi
Malay(indonesian) 142
milyon kişi
Mandarin(China, Taiwan, Singapore) 864 milyon kişi
Min(SE China, Taiwan, Malaysia) 48 milyon kişi
Polish(poland)
43 milyon kişi
Portuquese(portugal, brazil) 173
milyon kişi
Punjabil(Punjab, pakistan, NW india) 84 milyon kişi
Russian(USSR) 293
milyon kişi
Spanish(spain central and south american, caribben) 341 milyon kişi
Taml(Taml nadu, india, srilanka) 65 milyon
kişi
Thai(Thailand)
48 milyon kişi
Turkish(Turkey) 72
milyon kişi
Ukranian(USSR, Polen) 45
milyon kişi
Urdu(pakistan, india) 92
milyon kişi
Vietnames(Vietnam) 57
milyon kişi
W(Shangai ve yakınları, chine) 62 milyon
kişi
Not: Bu tabloda görülenlerden en önemli diller japonca, çince, ingilizce,
rusça ve arapça'dır.
ÖNEMLİ BAZI DİLLERİN KISA TANIMLARI
Fransızca
Normalde bu dil öğrenmek için zaman harcayacak kadar önemli bir
değildir.(ilerisine bir bakarsak) Grameri oldukça basittir ancak aksanı çok
zordur. İsim halleri yok ama fiil çekimleri var ve sıfatlar isimlere göre
biçim alırlar. Şart kipi vardır ve bunların iyi öğrenilmesi lazım.
İspanyolca
Amerikalılar için ikinci ana dildir. Fransızcadaki gibi kelimenin son birkaç
harfini okumamak gibi bir sorun yok. Fransızcadan daha kolay telaffuzu var.
İspanyolcanın grameri(diğer tüm romen dilleri gibi) fransızcaya benzer ve
şart kipleri sizi bekler. Bu dili öğrenen Portekizce'yi de öğrenmiş olur.
Portekizce
En çok konuşulan 9.dildir. Portekizcenin genizden gelen tonlaması
fransızcaya göre daha kolaydır. Grameri ise yanlızca ispanyolcadan birazcık
daha zordur.
Almanca
Almancanın sonu gelmeyen bağlı cümleciklerine takılıp kalsanızda aslında zor
bir dil değildir. Almancada üç isim cinsi ve dort isim hali vardır ve
hepside basittir. İsmin yalnızca bir halinde düzensiz değişim vardır. Diğer
durumlarda harfi tarifler(artı çekimler) sıfatlar ve diğer niteleyicilerle
düzenlenebilir. Almanca bilim, felsefe, opera ve uluslararası ticaret için
öğrenilmesi gereken bir öenmli dildir.
İtalyanca
italyanca latincenin kolaylaştırılmış halidir. Bu dilde üç çeşit sıfat
vardır. İsim halleri kaldırılmıştır. Telefuzu çok berraktır. Harflerin
sesleri yöneten düzenli kurallarını öğrendikten sonra italyanca bir gazeteyi
kolayc okuyabilirsiniz. İmla tuzakları yoktur. Eğer öğrenmek istiyorsan bu
dili yerlileri sana sıcak yaklaşır ve yardım ederler.Espresso ikram ederler.
Flemenkçe
Belçikalı, hollandalı, endonezyalı ve beyaz güney afrikalının dilidir.
Almancadan daha kolaydır. İki isim cinsi bulunur ve bundan garip bir şekilde
dişi ve eril değil genel ve cinssiz(nötr)'dür. Fiilleri sonu almanca da
olduğu kadar çok değişmez ve cümle düzeni almancadan çok ingilizceye benzer.
Alay geçilecek derecede çok garip bir gırtlak yapısı vardır. Sanki patlak
egszo borusu gibi ses çıkartıyorsunuz. Flemenkçe öğrendiğinizde, almancanın
40% ını cepte bil.
Rusça
En fazla Konuşulan 4.dil rusça'dır. Rusçayı doğru konuşmayı öğrenmek çok
zordur. Alfabesi 20 dakika'da öğrenilebilir. Üç isim cinsi farklı şekillerde
sınıflandırılmış isim grupları ile birlikte altı isim hali tıpkı bir sıfat
gibi kullanılan geçmiş zaman ve yalnızca isim, sayı ve zaman değil, aynı
zamanda da kavram olarak adlandırılan bir şey içeren fiiller gibi gerçek
zorluklarla yüzyüze kalırsın. Rusça kadirşinaz bir dildir. Bunu anadil
olarak konuşanlar duyarsa sizin konuştuğunuzu sevinirler. Rusçayı öğrenirsen
bir düzüne slav dilide öğrenmiş olursun.
Çince
Yaşam boyu ilgilenmeniz gereken bir uğraştır. Çince biraz daha fazla
çalışabilmeniz için sabahın erken saatinde yatağınızdan sizi kaldırır.
Bunlarla birlikte çok çok fazla insanda çince konuşur. Birinci dil. Mandarin
diyalektini öğrenmek gerekir. Konuşma dili son derece kolaydır. Cince de
gramer olarak hiçbir şey yoktur. Fiiller, isimler ve sıfatlar hiçbir nedenle
değişen son ekler almazlar. Cince de her bir soru için farklı evet hayır
kelimesinin olduğu doğrudur. Öğrenimi kolaydır.
Sorular:
Oynayacak, oynamayacakmısın, evet oynicam, hayır oynamicam. (Bu tip
sorular)
Çincede alfabe yok. İdeogram vardır. Her bir ideogramın yada yazı
karekterini kendine özgü ayrı bir anlamı var. Ezberlemek gerek. Seksen bin
felan karakter var. Ama 6 bin kadarını öğrendikten sonra gazete
okuyabilirsin. Bu kaarkterler 214 radikal parçaya ayrılır. Buda ezber için
çok iyi. Çince karekterlerin tümü tek hecelidir. Çincede bu yüzden tonlama
aracılığı ile farklı kelimeler ulaşışır. Her bir cince kelimenin tıpki bir
muzik notası gibi ayrı bir tonlaması var. Mandarınde 4 tonlama kantanda 9
tonlama var. Karekterler çin'in ruhunu gösterir. Mesela huzur için
kullanılan karekterde çatı altındaki bir kadın görünür. Bu yöntemle kolayca
öğrenebilirsin.
Japonca
Japonca'da çince konuşmak kadar kolay yazı dili ise zordur. Yazı ve
konuşmayı birlikte öğrenmelisin. Japonca çinceden alınmış birkaç bin
karekter vardır. Japoncadea endişe etmenize neden oalcak herhangi bir
tonlama yoktur ve japonca dilbilgisi isim, sıfat, fiil değişimlerinden çok
belli söyleyiş biçimleri üzerinde dururn. Japoncada çincede olmayan bir
berraklık vardır. Ticari avantajları vardır.
Arapça
Zor anlaşılır. Gırtlaktan telafuz edilir. Sağdan sola yazılır. Her harf,
kelimenin başında ortasında ve sonunda oluşuna göre farlı bir şekilde
yazılır.
İbranice
Zor dillerden biridir. İsrailde ve batıdaki küçük musevi yerlerinde
kullanılır. Eğer yahudi değilseniz museviler bu dili öğreniyon diye taktir
etmez seni. İbranice alfabesini öğrendiğinizde eski nazi dilindeki aynı
alfabeyi öğrenmiş oluruz.
Yunanca
Orta derecede zordur. Her fiilin iki şekli vardır ve fiiller kişilere
sayıalra ve zamanlara göre değişir. Sıfatlar isimlerin cinsi ve sayısıyla
uyumludur.
İsveççe, Danimarkaca, Norveççe
iskandinav dilleridir. Önce norvecciyi öğrenmelisin. Danimarkalı norveçli
ile anlaşabilir fakat isveçli ile anlaşamaz. İsveçli norveçli ile kolayca
anlaşılır. Bu dillerde fiiller insanlara sayıalra göre değişmez. Zamanlarda
ise küçük bir değişikliğe uğrar. İsmin iki cinsi vardır. Genel ve cinssiz.
İskandinavyıllar bu dünyada kendi dillerini öğrenenlere karşı en fazla
minnattarlık duyan kişilerdir.
Lehç, Hırvatça, Çekce, Slovakya, Slovenya
Bu batı slav dilleri roma alfabesini kullanılır. Doğu slav dillerinde ise
kril (eski slav alfabesi) kullanılır. Slav dillerinin tüm hepsi karmaşık
dilbilgisine sahiptir. 7 isim hali vardır. Rusça öğrenmenizi kolaylaştırır.
Yada tam tersi.
Endonezca
Bu müslümanların konuştuğu en büyük dildir. En kolay dillerdendir. Paşar
malay dili denilir. Önekler ve sönekelr, düzenli isimlere donüşen fiillerin
ek anlamlar vardır ama kişiye, isme, zamana, kavrama ayda herhangi birşeye
göre hiçbir çekim bulunmaz. Roma alfabesi kullanılır. Son derece telafuzu
kolaydır. Daha önceden başka bir dil çalıştıysanız ne kadar kolay
anladığınıza şaşıracaksınız. Endonezca, mekonya ve singapurluların dili ile
benzer ve filipinlilerin temel dili olan tagalogu öğrenmek için iyi bir
başlangıç sayılır.
Hinduca ve ürdüce
Hindistanlı ve pakistanda konuşulur. İki dil çok benzer. Dünyada en fazla
kullanılan ikinci dil.
Macarca, Fince, Estonca
Çok zor bir dildir. Kelimenin vurgusu ilk hecededir. (fince)Herbir kelime bu
dillere kaldırım taşlarının parçalayan darbeli çekicin sesine benzer bir ses
kazandırırlar. Onbeş tekil isim hali onaltı çoğul isim hali vardır. Diğer
ikisinde daha da fazladır.
Savahilice
Afrikanın güney kısmında küçük bölgelerde konuşulan dilleride kolayca
konuşursun. Roma alfabesi kullanılır. Gramer son derece düzenli ve mantıklı
HAZIRLAYAN: isa cubukcu
- İyi bir grammar kitabı (Temel ders kitabı)
- Çok çok iyi bir sözlük (eğer küçük sarı bir sözlüğünüz varsa atın gitsin)
Biraz grammar öğrendikten sonra English-English kullanılması önerilir
- Cümle kitabı (Değişik cümlelerle dolu konuşma kitabı)
- Güncel ve kendi ilgi alanınıza uygun dergiler ve gazeteler(Abone
olabilirsen daha iyi)
- Okuma kitabı (Yine ilgi alanına uygun kitaplar(hikaye vs. türlerde)) (Zor
kitaplardan başlarsanız daha iyi)
- Walkman veya CD-Player
- Kurs kasetleri/CD'leri (bunları piyasalardan bulabilirsiniz) (şive için)
Alabileceğiniz kurs kaseti çeşitleri
1. Yabacı dildeki cümlenin ardından bir defa kendi dilinde tercümesi gelen
kasetler(Düz tek kayıt kasetler)
2. Tek kayıt kasetlerine benzeyen fakat yabancı kelimenin bir defa yerine
iki defa tekrarlanır.
3. Pimslevl yöntemi: Bu programlı kaseti öğrendiğin kelimeleri sorularla
yada farklı yollarla yerine oturmasını sağlar.
4. Kültürel kasetler: Ana yemeğin yanında bu kasetler bir tür çeşni gibidir.
Şiirler, hikayeler, şarkılar felan.
- Boş kasetler: Kendi sesinizle cümle kurmak ve bunu tekrar dinlemek için
kullanılır. Bu kendinizi geliştirmeniz açısından çok yararlıdır.
- Kelime kartları: Kelimelerin yabancı ve kendi dilindeki anlamı vardır.
Kelime ezberlemenin en iyi yöntemlerindendir. Diğer bir yöntem ise sesli ve
görsel toollardır.
Türkçe kelimeyi kartın üst kısmına yaz. Kağıdın arka alt kısmına da yabancı
kelimeyi yaz. Şekle zamana şahsa yere göre manası değişen kelimelerin diğer
anlamlarını da yaz. Bununla birlikte ne tür bir kelime olduğunu yaz
(adverb,verb vs..) Bunun la birlikte kağıdı fazla karışık halde doldurmamaya
çalışın.
- Boş bilgi kartları: Genel olarak iki amaç ile kullanılır. Daha fazla amaç
içinde kullanılır.
Sıkıştığın yerde daha sonra öğrenmek için soru niteliğinde yazmak için ve ve
bulduğumuz gördüğümüz kelimeleri, cümleleri veya kalıplaşmış idiom'ları
yazmak için kullanılır.
- Renkli işaretleme kalemi: Bilmediğimiz kelime yada cümlelerin üstünü
renklendirmek, çizmek için kullanılır.
ÖĞRENMEYE BAŞLANGIÇ
İlk önce grammar kitabının ilk 5 ana konusunu iyi bir şekilde
öğren ve sonra gazete ve dergilere geç. Anlamadığınız kelimeleri yazın.(boş
bilgi kartlarına) Yada grammar sorununuz varsa aynı şekilde yazın. Daha
sonra bunları çözmeye çalışın. Eğer grammar'da sıkışırsan grammar'in
temeline veya bazen grammar'ı kullanma. Cümleyi, kelimelere bakarak anlamaya
çalış. Cümleyi çöz. Kelimeler ipucudur cümleyi çözmek için. Eğer cümleyi
çözemiyorsan komple bir kağıda yaz ve sonra bu cümle içinde geçen grammar
olaylarına ve kelime anlamlarına bir yardımcı(öğretmen yada bir kitap
olabilir) ile beraber bak. Grammar kitabındaki ilk beş konuyu
öğrendiğinizden dolayı graamar sorun olabilir. Ama bu konuyu bir kenara
bırak bunu düşünme. Grammar'ı nasıl olsa zaman içinde öğreneceksin.
Eğlenmeye bak İngilizce ile. Bu yazdığın kelimler(bilgi kartları) hem
grammar konusunda bir fikir sahibi yapacak hem de kelime ezberlemene
yardımcı olacak. Gazete ve dergi gerçek dünya olduğu için kelime ezberlemesi
daha kolay olur. Belki grammar kitabında bunu çoğu zaman görürsün ama
kavraman zor olur. Ancak gazete ve dergide daha kolay öğrenirsin. Eğer
gazete veya dergideki konu ilginizi çekmiyorsa yinede ilerleyin. Unutma bir
kelime sizin her şeyiniz olabilir. Tüm bunların sonucunda elinizde bir sürü
bilgi kartı olacaktır. Günden güne düzenli bir şekilde birkaçını yanında
taşı. Bunlara devam ederken cümle kitabınızı açın ve özellikle
transkripsiyon(telaffuz ve okunuş) kurallarını çok iyi öğrenin. İngilizce'ye
alışkanlık kazanmaya başladığınızda buna ihtiyaç duymayacaksınız. Fakat
başlangıçta buna çalışın ve bilin ki standart bir transkripsiyon sistemi
yok. Bunun için uluslar arası fonetik alfabe kullanılabilir. Bu aşamada
genel manada "nasılsın iyi misin adın ne" gibi kalıpları öğrenin. Bunların
teşvik edici bir özelliği vardır ve basittirler.
Eğer bir yabancı ile konuşuyor ve bir şey anlamıyorsan
hecelemesini veya tekrarlamasını veyahut da yazmasını isteyin. Eğer bir
süreden sonra akıcı birkaç cümle kurmayı başarırsanız grammar kitabını ve
dergi/gazeteyi unutmayın sakına. Çalışmaya son sürat devam edin.
Sahneye kasetleri çıkarın. Bunları öğrenmeye çalıştığınız
İngilizcinin cümlelerinin doğru bir aksanla öğretilmesine yardımcı olur.
Her çeşit konudaki kasetlerden alabilirsiniz. Ama aynı anda beraberinde
kitabı da olan kasetleri alın. Dinlerken kitaptan takip etmek daha iyi
anlamanızı sağlar. Bu kasetleri peş peşe tekrar dinleyin. Bu arada tekrar
grammar da bir yerde takılırsan orayı atla ve geç yoluna devam et onun
canını sıkmana izin verme. Sonra oraya tekrar dönersin. Her boş anında bilgi
kağıtlarına, grammara çalış gazete kitap dergi oku İngilizce ve İngilizce
altyazılı film izle. Yanında mutlaka İngilizce ile ilgili bir şeyler taşı.
Bu herhangi bir şey olabilir. Bilgi kağıtları ile çalışırken ilk önce Türkçe
manasına baktığın kelimeye tekrar rast geldiğinde onu anımsamaya çalış. Ona
meyden oku. Anımsayamadığında korkma çaba harca.. Bu çok iyi sistemdir.
Hem okuyabileceğiniz hem dinleyebileceğiniz kafanızın iyi
olduğu anlarda okumayı seçin. Dinlemeyi ise yalnızca dinleyebileceğiniz
anlara saklayın. Devamlı kaset dinleyin, koşarken kalktığınızda kahvaltı
yaparken otobüstü. Bu başlı başına bir dil kursudur anacak kendini çok iyi
vermen lazım.
Konuş. Öne çık ve konuş öğrendiğin tüm kelimeleri cümle içinde
kur. Konuşurken yazmayı dene.Yazmak çok iyi bir pratik olabilir. Bol bol
yazın. Mektup yazın. Konsolosluğa yazın (çok çekici bir ülkeyi temsil
ettiğiniz için size teşekkür ederim diye) yayın evlerine yazın. Mailleşin
chat yapın. Tüm imkanları kullanın. Kendi kendinizin dublajını yapın kendi
kendinize konuşun. Eğer bir yabancı ile konuşuyorsan mutlaka her anını çok
iyi kullan onun canını sıkmadan devamlı sorular sorun. Bilin ki bir dili en
iyi kültürü ile öğrenirsin. Ayrıca dilin dile değmesi ile İngilizce
öğrenmenin faydası da büyüktür. Esmerler tercihiniz olsun J
Bu arada bazı günler gelir bir selam bile veremezsin öğrendiğin dil ile ama
bazı günler kendini aştığını görürsün. İyi günlerde kötü günlerde daha iyi
olacak çalışmayı bırakma.
HARRY LORAYNE'NIN SİHİRLİ HAFIZA SİSTEMİ
Eski yöntem: Kelimeleri tekrarlayıp durmaktır. Sihirli
yöntemi aşağıda bulabilirsiniz.
Yeni sistem: Bu sistemde hatırlatıcı ipuçları ile ilişkiler
kurulur ve bir sistem oluşturulur. Bu sisteme göre ezberlemeye çalıştığın
kelimenin de bulunduğu ilginç bir cümle kurman gerekiyor. Bu cümle kendi
ilgi alanının bir enteresanlıkta kurulursa daha faydalı olur. Cümle içinde
ezberleyeceğiniz kelimenin ingilizcesi(okunuş hali) ve türkçesinin olması
gerek.
Örnek olarak:
Aldatmaca İngilizcede cheat anlamındadır ve çit diye
okunur. Bunu bir cümle içinde toparlayalım.
Bu gördüğün şey koyunların kaçmasını önlemek için bir
çeşit aldatmaca çit.
Bu gibi bağlantılar kurmalısın. (daha ilgi çekici ve uzun hikayeler daha çok
işe yarar) Bir kelime için bu kadar şeyi kafamı neden dol dirim diye
düşünmeyin. Bu hikayeler yavaşça kafandan silinir fakat kelimeler aklında
kalır.
Tüm kelimeler bu sisteme yüzde yüz uymayabilir. Bunun
için yaklaşık tahmin sistemi vardır.
Yaklaşık tahmin sistemi:
Örnek olarak:
Öfke için ingilizcede Anger kullanılır ve engı diye
okunur. Bunu bir cümle içerisinde toplayalım.
Arkadaşınızla sinemaya gittiğinizi düşünün ve bir
sebeple öfkelendiğinizi düşünün. Cümle şu: O kadar öfkelenmişti ki filmin
en-gırgır sahnelerinde bile gülmedi.
İngilizce kelimelerin %90'a yakını bu tip hikayelerle bağlantı kurabiliyor
fakat bu sisteme uymayan kelimelerde var. Bunları eski yöntemle yani tekrar
yöntemi ile öğrenmelisin.
Son olarak bu ilişki cümlelerini çok ilginç şeylerden
seç. Bildiğiniz yaşadığınız göz önüne getirebildiğiniz yerlerle ilgili
şeyler mutlaka cümle içinde olsun.
Kısa kültürel not ve öğütler:
- Sarışın için: Norveç, isveç, fince, felemenkçe, almanca, macarca
- Esmer için: ispanyolca, fransızca, portekizce, italyanca, sırp-hırvatca,
yunanca, türkçe, ibranice, arapça.
- ingilizce, çince, japonca, endonozyaca, macarca ve fincede ismin cinsi
halleri yoktur.
- italyanca latincenin soft versiyonudur.
- Macarca öğrenilmesi en zor dildir.
- Dilin mi kültürü yoksa kültürün mü dili olduğu bilinmez.
- Her dilde fiil çekimlerine büyük bir önem vermelisin.
- Argo kelimelerden yeteri kadar alırsan o sana yeter. Diğerlerini unut.
- Bir kısa fıkra: iki fare umutsuzca kapana kısılmıştır. Aç bir kedi onları
yemek üzeredir fakat farelerin kaçacak bir yeri yoktur.Sonunda farelerden
biri patilerini kaldırarak wikwikler. Kedi kaçmaya başlar. İşte ikinci bir
dilin faydası.
- The language Club Adresi: Burası bedava ders veriyor
The language Club P.O.Box 121 New York NY10108 Tel (1) (212) 787 21 10
- En çok konuşulan dil çince'dir.
DİL AİLELERİNİ TANIMAK
- Tüm sılav dilleri birbirine benzer. Sırp hırvat dili ile bulgarca üst üste
oturmuşlardır. Birini öğrenince diğerini %70 öğrenmiş olursun. Rusça,
polonyaca, ukranyaca, çekçe, slovakyaca, slovence, mekodonyaca hep birbirine
benzer.
- İspanyolca öğrendiğinde italyancayı öğrenmiş sayılırsın.
- Portekizce ve hatta fıranszıca, romen dillerine pek uzak değildir. Diğer
romen dillerini öğrenmenize yardımcı olur.
- Hindistan ve pakistanın temel dilleri olan hintçe ve ürdüce dilleri hemen
hemen aynı şekilde konuşulan dillerdir.
- Flemenkçe ise tam olarak ingilizce ve almanca arasında dır. Flemenkçe
fransızca ile birlikte belçikanın iki temel dilinden biridir. Flemenkçe aynı
zamanda ingilizce ile birlikte güney afrikanın iki temel dilinden bir
tanesidir. Holanda tarafında yönetilen endonazyada flemenkçe konuşan çok
kişi vardır.
Not: Öğrenmeye çalıştığın dilin dahil olduğu dil aile gurubunu çok iyi
araştır.
DİLBİLGİSİ
İSİM
İsim, bir kişi, mekan(yer) yada bir nesnedir. Buz kitlesi, gazoz kapağı yada
kaynana gibi kavranabilir, somut bir şey yada kavramalr ve duygular gibi
soyut birşeydir.
ZAMİR
Sözlükler bizlere zamirlerin, isimlerin yerini alan kelimeler olduklarını
söylerler. Eğer bu ifade aklınızı karıştırdı ise bunu unutun ve hemen
zamirlere bir göz atalım. Türkçede zamirler şunlardır; Ben, sen, o, biz,
siz, onlar, bizim, sizin, onların, benimki, seninki, onunki.
Ek olarak soru sormak için soru zamirleri vardır; Kim, kimin, ne, hangisi
vs...
Ayrıca kullandığımız isimleri tanımlamak için nispi zamirler vardır. Olan,
yapan, eden gibi.
Bu evin sahibi kimdir cümlesinde kimdir zamir soru şeklinde
kullanılmaktadır.
FİİL
Fiil bir eylem kelimesidir; yapmak, gitmek, istemek, düşünmek gibi. Yani
fiil, varlıkların yaptıkları işleri zamana, biçime ve kişiye bağlayarak
anlatan kelimelerdir. Kısacası, sonuna
-mak, -mek gibi mastar ekleri almış olan her kelime bir fiildir.
Türkçe sondan ek alan bir dil olduğu için fiil gövdesi zamanlara ve
şahıslara göre değişiklik göstermemekle birlikte aldığı son ekler değişir.
Örneğin, koş-mak, fiili zamanalra göre çekildiğinde şu hali alır. Koşmuştum,
koştum, koşuyorum, koşacağım, koşmuş olacağım gibi.
MASTAR
Mastarlar, fiil köklerinin ya da gövdelerinin yani eylem anlatan
bölümlerinin -mek, -mak eki almış halidir. Gitmek, gelmek, bakmak gibi
Yani git fiilinin mastar hali gitmektir. Ancak mastar hali size kimin
gittiğini yada ne zaman gittiğini söylemez. Mastar orada başlı başına
kendini bir zamana yada şahsa bağlamanızı bekleyerek durur. Yukarıdaki
olasılıkların (zaman ve şahıs) birini ya da tümünü açıklamaya hazırdır.
Yalın mastarlar değiştiklerinde kişi, sayı ve zaman içerir hale gelirler.
Şahıs:
Ben: birinci tekil şahıs. Sen: İkinci tekil şahıs O: üçüncü tekil
şahıs
Biz: birinci çoğul şahıs siz: ikinci çoğul şahıs onlar: üçüncü
çoğul şahıs
Sayı:
İsimler çoğu dilde varlıkların sayılarına göre ikiye ayrılırlar. Tekil ve
çoğul (Rusçada ve diğer slav dillerde üçüncü bir hal daha vardır. Tekil,
çoğul ve gerçek çoğul) Tekil isim, ismin bir tek varlığı gösterdiği halidir.
Televizyon, ekmek, ağaç, sevgi gibi. Çoğul isim ise ismin birden fazla
varlığı ve kavram anlattığı halidir. Televizyonlar, ekmekler, ağaçlar,
sevgiler.
ZAMANLAR
Dilbilgisine göre zaman bir eylemin yapıldığını yapılmakta olduğunu yada
yapılacağını haber veren soyut bir süre kavramıdır.
Türk dilinde 3 temel zaman vardır. Şimdiki zaman, geçmiş zaman, gelecek
zaman.
* dili geçmiş zaman: konuşma anından önce yapıldığını bildirir. (okullar
kapandı)
* Mişli geçmiş zaman: Eylemin konuşma anında önce yapıldığını ama, anlatan
kişinin eylemin yapılıp bittiğini kesin olarak kendisinin bilmediğini ya
başkasından duyduğunu ya da sonradan fark ettiğini açıklar. Ahmet almanyadan
dönmüş. Tüh ceketimin düğmesi kopmuş.
* Şimdiki zaman: Eylemin konuşma anında yapılmakta olduğunu ya da yapılmaya
başlanacağını açıklar. Yazıyorum
* Gelecek zaman: Eylemin konuşma anından sonra yapılacağını, gelecekteki
belli bir zaman diliminde belli bir eylemin yapılması niyetini gösterir.
Televizyon seyredeceğim. Bir gün doktor olacağım.
* Geniş Zaman: Belli bir eylemi konuşma anında önce başladığını, konuşma
anında devam ettiğini ve devam edeceğini belirtir. Gider, gelir, sigara
içer.
İSİM HALLERİ
Tıpkı buzun, suyun ve buharın aynı şeyin farklı biçimleri olması gibi ben,
beni, bende, benden kelimeleri de aynı kelimenin farklı biçimleridir.
Bunların içinden ihtiyaç duyduğumuz isim halini kullanırız. Gelin hep
birlikte, isim halleri isteğinize zarar vermeden biz onun gizemini ortadan
kaldıralım.
İsim halleri pek çok insanı dil öğrenmekten caydırır. Latince öğreninrken
karşı karşıya kaldığımız altı isim hali ve çekimleri ile ilgili
sorunlarınızı anımsıyor olabilirsiniz. Rusçada da altı isim hali vardır.
Sırpça- Hırvat dillerinde ise yedi isim hali vardır. Bazı dillerde ise çok
daha fazla sayıda isim hali bulunur.
Haydi ev kelimesi ile oynayalım. Ev geniştir. Evi görüyorum. Eve gidelim.
Evde bekliyorum. Evden geliyorum. Bütün bu cümlelerde ev kelimesi türkçede
allahtan aynı kalmaktadır.
Türkçede isimlerin cümle içindeki görevlerine ya da fiille olan ilgilerine
göre beş hali vardır.
Aşağıda bunlara örnek verilmiştir.
- Yalın hali (nominatif): İsmin normal durumudur. Bir isim çoğul eki yada
iyelik eki almış olsa da yinede yalın durumdadır. Ev, evler, evim
- İsmin -i hali (Accusatif): İsmin -i hali, isme bir belirlilik kazandırır,
ismi kendinden sonraki fiile bağlar ve o fiilin etkisi altında bulunduğunu
gösterir. Kağıdı, evi, gözlüğü.
- İsmin -e hali (Datif): İsmi fiile bağlar ve kendine doğru yaklaştığını,
yöneldiğini belirtir. Eve, kağıda, gözlüğe.
- İsmin -de hali (locatif): İsmi fiile bağlar ve fiilin kendi içinde,
üstünde, üzerinde oluştuğunu belirtir. Evde, kağıtta, gözlükte.
- İsmin -den hali (ablatif): İsmi fiile bağlar ve fiilin kendinde
uzaklaştığım ayrıldığım yerdir. Evden, kağıttan, gözlükten.
SIFATLAR
Sıfatlar, isimleri açıklayan kelimelerdir. Yeşil kalem kelimesinde yeşil
kelimesi kalem kelimesini açıklayan sıfattır.
Sıfatlar konusunda biraz telaşa kapılacaksınız.. Çünkü birçok dilde
sıfatlar, açıkladıkları isimlerin hallerine uymak zorundadır. Bu dillerde
sıfatlar sayılar, cinsler ve isimlere uymak zorundadırlar.
ZARFLAR
Zarflar fiilleri açıklar. Bize fiilleri nasıl olduğunu söylerler. Dilin
basit kısımlarını kolayca öğrendi. Burada kolayca kelimesi zarftır. Yani
kolayca kelimeyi bize dilin basit kısımlarında nasıl ustalaştığını söyle.
EDATLAR
Edatlar, kendi başlarına bir anlam taşımazlar ama anlamlı kelimeler, kelime
öbeklerine ulandıklarında yada bir cümleye girdiklerinde çeşitli anlam
ilişkileri kurar ve böylece kendi anlamları da hissettirir. Bunlar
genellikle ile, için, acaba, kadar gibi kısa kelimelerdir.
ETKEN
Eğer özne fiilin eylemini yapıyorsa fiil etken haldedir. Ali topa vuruyor.
Vuruyor fiili etken haldedir. Çünkü özne ali vurma eylemini yapmaktadır.
EDİLGEN
Eğer özne fiilin eylemine maruz kalıyorsa o zaman fiil edilgen haldedir.
Topa ali tarafından vuruluyor cümlesinde özne (top) herhangi bir vurma
eylemi yapmamaktadır. Bunun yerine kendine vurulmaktadır. Bu nedenle vurma
eyleminin edilgen halde olduğunu söyleriz. Çünkü özne fiilin eylemini
gerçekleştirmemekle bu eyleme maruz kalmaktadır.
EMİR KİPİ
Emir kipi fiilin emir halidir. Gitmak fiilinin emir hali git'tir.
NİSBET
Sıfatlar ve zarflar nisbi olarak artan ve azalan derecelere sahiptir.
İyi, daha iyi, en iyi kelimeleri aynı kelimenin farklı derecelerini
gösterirler. Bu dereceler Türkçe'de yalın daha en kelimeleriyle belirtilir.
SAYMA SAYILARI VE SIRA SAYILARI
Sayma sayıları bir, iki, üç vs. dir. Sıra sayıları ise birinci, ikinci,
üçüncü vs. dir
DEYİMLER
Deyimler anlam vermeyen, ama kendilerine özgü belli anlamları olan
ifadelerdir. Deyimler belli bir anlama sahiptir ama deyimleri oluşturan
unsurların belli bir anlamı yoktur. Bir dildeki deyim genellikle kelimesi
kelimesine bir başka dile çevrilemezler ama her dilde aynı anlamda deyimler
bulunur. Öğrenmek için deyimler kitabı almalısın.
EN ÇOK KULLANILAN DİLLER SIRALAMASI
Arabic
197 milyon kişi
Bengal(Bengal, india, bengladesh) 184 milyon kişi
Yue(China, Hong Kong) 63 milyon
kişi
English
443 milyon kişi
French(Switzerland) 121
milyon kişi
German(Germany, Austria, switzerland) 118 milyon kişi
Hindih
352 milyon kişi
Japenese(Japan) 125
milyon kişi
itilain(italy)
63 milyon kişi
Javanese(Java, indonesia) 58
milyon kişi
Korean(China, Japan, Korea) 71 milyon
kişi
Malay(indonesian) 142
milyon kişi
Mandarin(China, Taiwan, Singapore) 864 milyon kişi
Min(SE China, Taiwan, Malaysia) 48 milyon kişi
Polish(poland)
43 milyon kişi
Portuquese(portugal, brazil) 173
milyon kişi
Punjabil(Punjab, pakistan, NW india) 84 milyon kişi
Russian(USSR) 293
milyon kişi
Spanish(spain central and south american, caribben) 341 milyon kişi
Taml(Taml nadu, india, srilanka) 65 milyon
kişi
Thai(Thailand)
48 milyon kişi
Turkish(Turkey) 72
milyon kişi
Ukranian(USSR, Polen) 45
milyon kişi
Urdu(pakistan, india) 92
milyon kişi
Vietnames(Vietnam) 57
milyon kişi
W(Shangai ve yakınları, chine) 62 milyon
kişi
Not: Bu tabloda görülenlerden en önemli diller japonca, çince, ingilizce,
rusça ve arapça'dır.
ÖNEMLİ BAZI DİLLERİN KISA TANIMLARI
Fransızca
Normalde bu dil öğrenmek için zaman harcayacak kadar önemli bir
değildir.(ilerisine bir bakarsak) Grameri oldukça basittir ancak aksanı çok
zordur. İsim halleri yok ama fiil çekimleri var ve sıfatlar isimlere göre
biçim alırlar. Şart kipi vardır ve bunların iyi öğrenilmesi lazım.
İspanyolca
Amerikalılar için ikinci ana dildir. Fransızcadaki gibi kelimenin son birkaç
harfini okumamak gibi bir sorun yok. Fransızcadan daha kolay telaffuzu var.
İspanyolcanın grameri(diğer tüm romen dilleri gibi) fransızcaya benzer ve
şart kipleri sizi bekler. Bu dili öğrenen Portekizce'yi de öğrenmiş olur.
Portekizce
En çok konuşulan 9.dildir. Portekizcenin genizden gelen tonlaması
fransızcaya göre daha kolaydır. Grameri ise yanlızca ispanyolcadan birazcık
daha zordur.
Almanca
Almancanın sonu gelmeyen bağlı cümleciklerine takılıp kalsanızda aslında zor
bir dil değildir. Almancada üç isim cinsi ve dort isim hali vardır ve
hepside basittir. İsmin yalnızca bir halinde düzensiz değişim vardır. Diğer
durumlarda harfi tarifler(artı çekimler) sıfatlar ve diğer niteleyicilerle
düzenlenebilir. Almanca bilim, felsefe, opera ve uluslararası ticaret için
öğrenilmesi gereken bir öenmli dildir.
İtalyanca
italyanca latincenin kolaylaştırılmış halidir. Bu dilde üç çeşit sıfat
vardır. İsim halleri kaldırılmıştır. Telefuzu çok berraktır. Harflerin
sesleri yöneten düzenli kurallarını öğrendikten sonra italyanca bir gazeteyi
kolayc okuyabilirsiniz. İmla tuzakları yoktur. Eğer öğrenmek istiyorsan bu
dili yerlileri sana sıcak yaklaşır ve yardım ederler.Espresso ikram ederler.
Flemenkçe
Belçikalı, hollandalı, endonezyalı ve beyaz güney afrikalının dilidir.
Almancadan daha kolaydır. İki isim cinsi bulunur ve bundan garip bir şekilde
dişi ve eril değil genel ve cinssiz(nötr)'dür. Fiilleri sonu almanca da
olduğu kadar çok değişmez ve cümle düzeni almancadan çok ingilizceye benzer.
Alay geçilecek derecede çok garip bir gırtlak yapısı vardır. Sanki patlak
egszo borusu gibi ses çıkartıyorsunuz. Flemenkçe öğrendiğinizde, almancanın
40% ını cepte bil.
Rusça
En fazla Konuşulan 4.dil rusça'dır. Rusçayı doğru konuşmayı öğrenmek çok
zordur. Alfabesi 20 dakika'da öğrenilebilir. Üç isim cinsi farklı şekillerde
sınıflandırılmış isim grupları ile birlikte altı isim hali tıpkı bir sıfat
gibi kullanılan geçmiş zaman ve yalnızca isim, sayı ve zaman değil, aynı
zamanda da kavram olarak adlandırılan bir şey içeren fiiller gibi gerçek
zorluklarla yüzyüze kalırsın. Rusça kadirşinaz bir dildir. Bunu anadil
olarak konuşanlar duyarsa sizin konuştuğunuzu sevinirler. Rusçayı öğrenirsen
bir düzüne slav dilide öğrenmiş olursun.
Çince
Yaşam boyu ilgilenmeniz gereken bir uğraştır. Çince biraz daha fazla
çalışabilmeniz için sabahın erken saatinde yatağınızdan sizi kaldırır.
Bunlarla birlikte çok çok fazla insanda çince konuşur. Birinci dil. Mandarin
diyalektini öğrenmek gerekir. Konuşma dili son derece kolaydır. Cince de
gramer olarak hiçbir şey yoktur. Fiiller, isimler ve sıfatlar hiçbir nedenle
değişen son ekler almazlar. Cince de her bir soru için farklı evet hayır
kelimesinin olduğu doğrudur. Öğrenimi kolaydır.
Sorular:
Oynayacak, oynamayacakmısın, evet oynicam, hayır oynamicam. (Bu tip
sorular)
Çincede alfabe yok. İdeogram vardır. Her bir ideogramın yada yazı
karekterini kendine özgü ayrı bir anlamı var. Ezberlemek gerek. Seksen bin
felan karakter var. Ama 6 bin kadarını öğrendikten sonra gazete
okuyabilirsin. Bu kaarkterler 214 radikal parçaya ayrılır. Buda ezber için
çok iyi. Çince karekterlerin tümü tek hecelidir. Çincede bu yüzden tonlama
aracılığı ile farklı kelimeler ulaşışır. Her bir cince kelimenin tıpki bir
muzik notası gibi ayrı bir tonlaması var. Mandarınde 4 tonlama kantanda 9
tonlama var. Karekterler çin'in ruhunu gösterir. Mesela huzur için
kullanılan karekterde çatı altındaki bir kadın görünür. Bu yöntemle kolayca
öğrenebilirsin.
Japonca
Japonca'da çince konuşmak kadar kolay yazı dili ise zordur. Yazı ve
konuşmayı birlikte öğrenmelisin. Japonca çinceden alınmış birkaç bin
karekter vardır. Japoncadea endişe etmenize neden oalcak herhangi bir
tonlama yoktur ve japonca dilbilgisi isim, sıfat, fiil değişimlerinden çok
belli söyleyiş biçimleri üzerinde dururn. Japoncada çincede olmayan bir
berraklık vardır. Ticari avantajları vardır.
Arapça
Zor anlaşılır. Gırtlaktan telafuz edilir. Sağdan sola yazılır. Her harf,
kelimenin başında ortasında ve sonunda oluşuna göre farlı bir şekilde
yazılır.
İbranice
Zor dillerden biridir. İsrailde ve batıdaki küçük musevi yerlerinde
kullanılır. Eğer yahudi değilseniz museviler bu dili öğreniyon diye taktir
etmez seni. İbranice alfabesini öğrendiğinizde eski nazi dilindeki aynı
alfabeyi öğrenmiş oluruz.
Yunanca
Orta derecede zordur. Her fiilin iki şekli vardır ve fiiller kişilere
sayıalra ve zamanlara göre değişir. Sıfatlar isimlerin cinsi ve sayısıyla
uyumludur.
İsveççe, Danimarkaca, Norveççe
iskandinav dilleridir. Önce norvecciyi öğrenmelisin. Danimarkalı norveçli
ile anlaşabilir fakat isveçli ile anlaşamaz. İsveçli norveçli ile kolayca
anlaşılır. Bu dillerde fiiller insanlara sayıalra göre değişmez. Zamanlarda
ise küçük bir değişikliğe uğrar. İsmin iki cinsi vardır. Genel ve cinssiz.
İskandinavyıllar bu dünyada kendi dillerini öğrenenlere karşı en fazla
minnattarlık duyan kişilerdir.
Lehç, Hırvatça, Çekce, Slovakya, Slovenya
Bu batı slav dilleri roma alfabesini kullanılır. Doğu slav dillerinde ise
kril (eski slav alfabesi) kullanılır. Slav dillerinin tüm hepsi karmaşık
dilbilgisine sahiptir. 7 isim hali vardır. Rusça öğrenmenizi kolaylaştırır.
Yada tam tersi.
Endonezca
Bu müslümanların konuştuğu en büyük dildir. En kolay dillerdendir. Paşar
malay dili denilir. Önekler ve sönekelr, düzenli isimlere donüşen fiillerin
ek anlamlar vardır ama kişiye, isme, zamana, kavrama ayda herhangi birşeye
göre hiçbir çekim bulunmaz. Roma alfabesi kullanılır. Son derece telafuzu
kolaydır. Daha önceden başka bir dil çalıştıysanız ne kadar kolay
anladığınıza şaşıracaksınız. Endonezca, mekonya ve singapurluların dili ile
benzer ve filipinlilerin temel dili olan tagalogu öğrenmek için iyi bir
başlangıç sayılır.
Hinduca ve ürdüce
Hindistanlı ve pakistanda konuşulur. İki dil çok benzer. Dünyada en fazla
kullanılan ikinci dil.
Macarca, Fince, Estonca
Çok zor bir dildir. Kelimenin vurgusu ilk hecededir. (fince)Herbir kelime bu
dillere kaldırım taşlarının parçalayan darbeli çekicin sesine benzer bir ses
kazandırırlar. Onbeş tekil isim hali onaltı çoğul isim hali vardır. Diğer
ikisinde daha da fazladır.
Savahilice
Afrikanın güney kısmında küçük bölgelerde konuşulan dilleride kolayca
konuşursun. Roma alfabesi kullanılır. Gramer son derece düzenli ve mantıklı
HAZIRLAYAN: isa cubukcu
VERBS
VERBS (fiiller)
Come gelmek
Go gitmek
Take almak
Give vermek
Swim yüzmek
Drive sürmek
Ride bisiklet sürmek
Get almak
Run koşmak
Sit oturmak
Stand kalkmak
Walk yürümek
Wake uyanmak
Sleep uyumak
Look bakmak
Fly uçmak
Kick tekme atmak
Lay uzanmak
Talk konuşmak
Speak bir dili konuşmak
Meet tanımak
Leave ayrılmak
Teach öğretmek
Learn öğrenmek
Shout bağırmak
Chatch yakalamak
Swap süpürmek
Search araştırmak
Sell satmak
Hurt acıtmak
Clean temizlemek
Drink içmek
Eat yemek yemek
Cook pişirmek
Use kullanmak
Show göstermek
Hide saklamak
Forget unutmak
Forgive affetmek
Live yaşamak
Die ölmek
Burn yakmak
Born doğmak
Wash yıkamak
Lift kaldırmak
Lose kaybetmek
Turn dönmek
Allow izin vermek
Save korumak
Open açmak
Close kapatmak
Make yapmak
Fear korkmak
Smile gülümsemek
Create yaratmak
Buy satın almak
Remember hatırlamak
Follow izlemek/takip
Watch izlemek
Tear yırtmak
Give vermek
Cry ağlamak
Smell kokmak
Listen dinlemek
Visit ziyaret etmek
Cut kesmek
Saw testere ile kesmek
Arrive varmak
Fix tamir etmek
See görmek
Grow yetiştirmek
Travel seyahat etmek
Kiss öpmek
get Jelous kıskanmak
time zamanlamak
faint bayılmak
bore sıkılmak
think düşünmek
define anlatmak
slip kaymak
beat vurmak
punch yumruk atmak
analyse analiz etmek
to shame utanmak
laugh gülmek
get angry kızmak
shake sallamak
explode patlamak
write yazmak
read okumak
gossip dedikodu yapmak
wear giyinmek
break kırmak
dive dalmak
locate yerleştirmek
stip tükürmek
shy utanmak
resemble benzemek
interest ilgilendirmek
understand anlamak
explain açıklamak
bear dayanmak
begin başlamak
broadcast yayınlamak
build inşa etmek
choose seçmek
deal anlaşma yapmak
draw çizmek
dream hayal etmek
do yapmak
fell hissetmek
find bulmak
fight kavga etmek
forbid yasaklamak
freze donmak
have sahip olmak
hear duymak
hold tutmak
hit carpmak
crash carpmak
knit örmek
know bilmek
let izin vermek
lie yalan söylemek
pay ödemek
present sunmak
prove kanıtlamak
quit cıkmak
say söylemek
wet ıslatmak
win kazanmak
steal çalmak
spend harcamak
sink batmak
Come gelmek
Go gitmek
Take almak
Give vermek
Swim yüzmek
Drive sürmek
Ride bisiklet sürmek
Get almak
Run koşmak
Sit oturmak
Stand kalkmak
Walk yürümek
Wake uyanmak
Sleep uyumak
Look bakmak
Fly uçmak
Kick tekme atmak
Lay uzanmak
Talk konuşmak
Speak bir dili konuşmak
Meet tanımak
Leave ayrılmak
Teach öğretmek
Learn öğrenmek
Shout bağırmak
Chatch yakalamak
Swap süpürmek
Search araştırmak
Sell satmak
Hurt acıtmak
Clean temizlemek
Drink içmek
Eat yemek yemek
Cook pişirmek
Use kullanmak
Show göstermek
Hide saklamak
Forget unutmak
Forgive affetmek
Live yaşamak
Die ölmek
Burn yakmak
Born doğmak
Wash yıkamak
Lift kaldırmak
Lose kaybetmek
Turn dönmek
Allow izin vermek
Save korumak
Open açmak
Close kapatmak
Make yapmak
Fear korkmak
Smile gülümsemek
Create yaratmak
Buy satın almak
Remember hatırlamak
Follow izlemek/takip
Watch izlemek
Tear yırtmak
Give vermek
Cry ağlamak
Smell kokmak
Listen dinlemek
Visit ziyaret etmek
Cut kesmek
Saw testere ile kesmek
Arrive varmak
Fix tamir etmek
See görmek
Grow yetiştirmek
Travel seyahat etmek
Kiss öpmek
get Jelous kıskanmak
time zamanlamak
faint bayılmak
bore sıkılmak
think düşünmek
define anlatmak
slip kaymak
beat vurmak
punch yumruk atmak
analyse analiz etmek
to shame utanmak
laugh gülmek
get angry kızmak
shake sallamak
explode patlamak
write yazmak
read okumak
gossip dedikodu yapmak
wear giyinmek
break kırmak
dive dalmak
locate yerleştirmek
stip tükürmek
shy utanmak
resemble benzemek
interest ilgilendirmek
understand anlamak
explain açıklamak
bear dayanmak
begin başlamak
broadcast yayınlamak
build inşa etmek
choose seçmek
deal anlaşma yapmak
draw çizmek
dream hayal etmek
do yapmak
fell hissetmek
find bulmak
fight kavga etmek
forbid yasaklamak
freze donmak
have sahip olmak
hear duymak
hold tutmak
hit carpmak
crash carpmak
knit örmek
know bilmek
let izin vermek
lie yalan söylemek
pay ödemek
present sunmak
prove kanıtlamak
quit cıkmak
say söylemek
wet ıslatmak
win kazanmak
steal çalmak
spend harcamak
sink batmak
PHRASAL VERBS
PHRASAL VERBS
[ ACCOUNT FOR
Hesap vermek, Nedenini göstermek.
[ ADD UP
Hesaplamak.
[ ADD UP TO
(Yekün) Tutmak, -ı bulmak.
[ ASK AFTER
Hâl, hatır sormak.
[ BACK AWAY
(Korkudan) Geri çekilmek.
[ BACK OFF
Vaz geçmek, Sataşmayı bırakmak.
[ BACK UP
Arka çıkmak, Desteklemek.
[ BE OVER
Sona ermek.
[ BEAR UP WİTH
Tahammül etmek.
[ BE İN ON
Katılmak.
[ BELİEVE İN
Bir şeyin varlığına inanmak.
[ BREAK DOWN
Arıza yapmak, Bozulmak, Vurup devirmek.
[ BREAK İNTO
Zorla içeri girmek.
[ CALL DOWN
Azarlamak.
[ CATCH ON
Anlamak, Kavramak.
[ CATCH UP WİTH
Yetişmek, Geri kalmamak.
[ COME ACROSS
Rastlamak.
[ COME ALONG
Birlikte gitmek, Ortaya çıkmak.
[ COME AROUND
Fikir değiştirmek.
[ CUT OFF
(Parmak vb.) Kesmek, Rekor kırmak.
[ FALL BEHİND
Geride kalmak.
[ GET ACROSS
Açıklamak.
[ GET AHEAD
İlerlemek, Alanında başarılı olmak.
[ GET DOWN TO
Bir şeye başlamak, Bir şey ile uğraşmak.
[ GET İN
(Bir yere) Varmak.
[ GET İNTO
(Okula vb.) Kabul edilmek, Bir alışkanlığa başlamak.
[ GET OFF
(Araba vb.)’Den inmek, (Uçak, Araba vb.) Hareket etmek.
[ GET ON
Binmek, Giymek, (Elbise, Renk vb.) Uyumlu olmak.
[ GET UP
Yataktan kalkmak / Kaldırmak.
[ GİVE İN
Teslim etmek, Teslim olmak.
[ GİVE UP
Bırakmak, (Bir alışkanlık) Terk etmek.
[ GO BACK ON
Sözünden dönmek.
[ GO DOWN
(Fiyat vb.) Düşmek, (Güneş vb.) Batmak.
[ GO İN FOR
Yarışmaya katılmak, (Sınav) Girmek.
[ GO OFF
(Bir yere) Hareket etmek.
[ GO ON
Devam etmek.
[ GO OUT
Dışarı çıkmak.
[ GO OVER
Dikkatle gözden geçirmek.
[ GO UP
Fiyat yükselmesi, (İnşaat vb.) Yükselmek, Havaya uçmak.
[ GO WİTH
Birlikte iyi gitmek, Uyumlu olmak, Eşlik etmek.
[ GO WİTHOUT
-Sız kalmak, Mahrum kalmak.
[ GROW ON
Gittikçe daha çok beğenilmek.
[ GROW OUT OF
(Bir alışkanlık) Bırakmak.
[ GROW UP
Büyümek, Gelişmek.
[ HAND OUT
Dağıtmak.
[ HANG ON
Sarılmak, Yapışmak, Kısa bir süre beklemek, -e bağlı olmak.
[ HANG UP
Telefonu kapamak.
[ HOLD ON
Kurtulmak, Bırakmamak.
[ HOLD OUT
Direnmek, Teklif etmek.
[ HOLD UP
Geciktirmek, Örnek olarak göstermek.
[ KEEP OFF
Kaçınmak, (Bir konudan) Bahsetmekten kaçınmak.
[ KEEP UP WİTH
Aynı düzeyde kalmak.
[ KİCK OUT
Kovmak.
[ KNOCK DOWN
(Birini) Vurup yere devirmek, (Ağaç vb.) Yıkmak.
[ LAY ASİDE
Biriktirmek, Kenara koymak.
[ LAY DOWN
Prensip koymak, Şart koşmak.
[ LAY OUT
Para sarf etmek, Plan çizmek.
[ LET DOWN
Hayal kırıklığına uğramak.
[ LET OFF
Affetmek, (Silah vb.) Ateşlemek.
[ LET ON
Bir sırrı açıklamak.
[ LİNE UP
Kuyruk olmak, Dizilmek.
[ LİVE ON
Yaşamaya devam etmek, -ile beslenmek.
[ LOOK AFTER
(Bebeğe vb.) Bakmak.
[ LOOK FOR
Aramak, Ummak.
[ LOOK FORWARD TO
Dört gözle beklemek.
[ LOOK İN ON
Uğramak.
[ LOOK İNTO
İncelemek.
[ LOOK OUT FOR
-E dikkat etmek.
[ LOOK OVER
İncelemek, Gözden geçirmek.
[ LOOK TO
-E bel bağlamak, Güvenmek.
[ MAKE OUT
(Form vb.) Doldurmak, (Anlamını) Kavramak, Anlamak.
[ MAKE UP
Yalan uydurmak, Bitirmek, Beste yapmak, Hazırlamak.
[ PASS OFF
Cereyan etmek, Dinmek.
[ PASS OUT
Bayılmak.
[ PAY BACK
Geri ödemek, Öç almak.
[ PİCK UP
Azarlamak, Pratik olarak öğrenmek.
[ PUT AWAY
Bir tarafa koymak, Saklamak.
[ PUT DOWN
(Uçak vb.) İnmek, Not etmek, Bir şeyi bir yere koymak.
[ PUT İN FOR
İşe başvurmak.
[ PUT OFF
Ertelemek, Geciktirmek.
[ PUT ON
Giymek, İlave etmek.
[ PUT UP
Havaya kaldırmak, İnşa etmek.
[ PUT UP WİTH
Tahammül etmek, Katlanmak, Nazını çekmek.
[ RUN AWAY
Kaçmak.
[ SET UP
Kurmak, Oluşturmak, (İş yeri vb.) Açmak.
[ SHOW UP
Ortaya çıkmak, Belli olmak.
[ TAKE AFTER
Benzemek, Çekmek.
[ TAKE DOWN
Aşağı indirmek, Not etmek.
[ TAKE İN
Dolandırmak, İçermek.
[ TAKE OFF
(Uçak vb.) Havalanmak, Elbise Çıkarmak, İndirim yapmak.
[ TAKE OUT
Eşlik etmek, -E götürmek.
[ TAKE UP
Devam etmek, Azarlamak, Zaman almak, Başlamak.
[ TAKE UP WİTH
Arkadaşlık kurmak, Birinin görüşünü almak.
[ TRY ON
(Elbise vb.) Denemek.
[ TURN DOWN
Reddetmek, (Radyo vb.) Kısmak.
[ TURN OFF
Kapatmak.
[ TURN ON
(Radyo, Işık vb.) Açmak, Saldırmak.
[ TURN OVER
Ters çevirmek.
[ TURN UP
Zuhur etmek, Sesini açmak.
[ ACCOUNT FOR
Hesap vermek, Nedenini göstermek.
[ ADD UP
Hesaplamak.
[ ADD UP TO
(Yekün) Tutmak, -ı bulmak.
[ ASK AFTER
Hâl, hatır sormak.
[ BACK AWAY
(Korkudan) Geri çekilmek.
[ BACK OFF
Vaz geçmek, Sataşmayı bırakmak.
[ BACK UP
Arka çıkmak, Desteklemek.
[ BE OVER
Sona ermek.
[ BEAR UP WİTH
Tahammül etmek.
[ BE İN ON
Katılmak.
[ BELİEVE İN
Bir şeyin varlığına inanmak.
[ BREAK DOWN
Arıza yapmak, Bozulmak, Vurup devirmek.
[ BREAK İNTO
Zorla içeri girmek.
[ CALL DOWN
Azarlamak.
[ CATCH ON
Anlamak, Kavramak.
[ CATCH UP WİTH
Yetişmek, Geri kalmamak.
[ COME ACROSS
Rastlamak.
[ COME ALONG
Birlikte gitmek, Ortaya çıkmak.
[ COME AROUND
Fikir değiştirmek.
[ CUT OFF
(Parmak vb.) Kesmek, Rekor kırmak.
[ FALL BEHİND
Geride kalmak.
[ GET ACROSS
Açıklamak.
[ GET AHEAD
İlerlemek, Alanında başarılı olmak.
[ GET DOWN TO
Bir şeye başlamak, Bir şey ile uğraşmak.
[ GET İN
(Bir yere) Varmak.
[ GET İNTO
(Okula vb.) Kabul edilmek, Bir alışkanlığa başlamak.
[ GET OFF
(Araba vb.)’Den inmek, (Uçak, Araba vb.) Hareket etmek.
[ GET ON
Binmek, Giymek, (Elbise, Renk vb.) Uyumlu olmak.
[ GET UP
Yataktan kalkmak / Kaldırmak.
[ GİVE İN
Teslim etmek, Teslim olmak.
[ GİVE UP
Bırakmak, (Bir alışkanlık) Terk etmek.
[ GO BACK ON
Sözünden dönmek.
[ GO DOWN
(Fiyat vb.) Düşmek, (Güneş vb.) Batmak.
[ GO İN FOR
Yarışmaya katılmak, (Sınav) Girmek.
[ GO OFF
(Bir yere) Hareket etmek.
[ GO ON
Devam etmek.
[ GO OUT
Dışarı çıkmak.
[ GO OVER
Dikkatle gözden geçirmek.
[ GO UP
Fiyat yükselmesi, (İnşaat vb.) Yükselmek, Havaya uçmak.
[ GO WİTH
Birlikte iyi gitmek, Uyumlu olmak, Eşlik etmek.
[ GO WİTHOUT
-Sız kalmak, Mahrum kalmak.
[ GROW ON
Gittikçe daha çok beğenilmek.
[ GROW OUT OF
(Bir alışkanlık) Bırakmak.
[ GROW UP
Büyümek, Gelişmek.
[ HAND OUT
Dağıtmak.
[ HANG ON
Sarılmak, Yapışmak, Kısa bir süre beklemek, -e bağlı olmak.
[ HANG UP
Telefonu kapamak.
[ HOLD ON
Kurtulmak, Bırakmamak.
[ HOLD OUT
Direnmek, Teklif etmek.
[ HOLD UP
Geciktirmek, Örnek olarak göstermek.
[ KEEP OFF
Kaçınmak, (Bir konudan) Bahsetmekten kaçınmak.
[ KEEP UP WİTH
Aynı düzeyde kalmak.
[ KİCK OUT
Kovmak.
[ KNOCK DOWN
(Birini) Vurup yere devirmek, (Ağaç vb.) Yıkmak.
[ LAY ASİDE
Biriktirmek, Kenara koymak.
[ LAY DOWN
Prensip koymak, Şart koşmak.
[ LAY OUT
Para sarf etmek, Plan çizmek.
[ LET DOWN
Hayal kırıklığına uğramak.
[ LET OFF
Affetmek, (Silah vb.) Ateşlemek.
[ LET ON
Bir sırrı açıklamak.
[ LİNE UP
Kuyruk olmak, Dizilmek.
[ LİVE ON
Yaşamaya devam etmek, -ile beslenmek.
[ LOOK AFTER
(Bebeğe vb.) Bakmak.
[ LOOK FOR
Aramak, Ummak.
[ LOOK FORWARD TO
Dört gözle beklemek.
[ LOOK İN ON
Uğramak.
[ LOOK İNTO
İncelemek.
[ LOOK OUT FOR
-E dikkat etmek.
[ LOOK OVER
İncelemek, Gözden geçirmek.
[ LOOK TO
-E bel bağlamak, Güvenmek.
[ MAKE OUT
(Form vb.) Doldurmak, (Anlamını) Kavramak, Anlamak.
[ MAKE UP
Yalan uydurmak, Bitirmek, Beste yapmak, Hazırlamak.
[ PASS OFF
Cereyan etmek, Dinmek.
[ PASS OUT
Bayılmak.
[ PAY BACK
Geri ödemek, Öç almak.
[ PİCK UP
Azarlamak, Pratik olarak öğrenmek.
[ PUT AWAY
Bir tarafa koymak, Saklamak.
[ PUT DOWN
(Uçak vb.) İnmek, Not etmek, Bir şeyi bir yere koymak.
[ PUT İN FOR
İşe başvurmak.
[ PUT OFF
Ertelemek, Geciktirmek.
[ PUT ON
Giymek, İlave etmek.
[ PUT UP
Havaya kaldırmak, İnşa etmek.
[ PUT UP WİTH
Tahammül etmek, Katlanmak, Nazını çekmek.
[ RUN AWAY
Kaçmak.
[ SET UP
Kurmak, Oluşturmak, (İş yeri vb.) Açmak.
[ SHOW UP
Ortaya çıkmak, Belli olmak.
[ TAKE AFTER
Benzemek, Çekmek.
[ TAKE DOWN
Aşağı indirmek, Not etmek.
[ TAKE İN
Dolandırmak, İçermek.
[ TAKE OFF
(Uçak vb.) Havalanmak, Elbise Çıkarmak, İndirim yapmak.
[ TAKE OUT
Eşlik etmek, -E götürmek.
[ TAKE UP
Devam etmek, Azarlamak, Zaman almak, Başlamak.
[ TAKE UP WİTH
Arkadaşlık kurmak, Birinin görüşünü almak.
[ TRY ON
(Elbise vb.) Denemek.
[ TURN DOWN
Reddetmek, (Radyo vb.) Kısmak.
[ TURN OFF
Kapatmak.
[ TURN ON
(Radyo, Işık vb.) Açmak, Saldırmak.
[ TURN OVER
Ters çevirmek.
[ TURN UP
Zuhur etmek, Sesini açmak.
CONDITIONAL SENTENCES (IF)
CONDITIONAL SENTENCES
* Türkçe kaşılığı “koşul cümlecikleri”dir.
* Bir şeyin yapılabilmesi veya olabilmesi için başka bir durumun yerine getirilmesi gereği veya zorunluluğunu belirler.
* Koşul cümlecikleri “if clause (koşul cümleciği)” ve “main clause (ana cümle)” olmak üzere iki cümlecikten oluşur.
[If he helps me, I’ll give him a gift.(Bana yardım ederse ona bir hediye vereceğim)]
[If you’re hungry, prepare something to eat.(Açsan yiyecek birşeyler hazırla)]
TYPE – 1
* Type 1’de en çok kullanılan yapı : “If + Simple Present , Future (Will)” yapısıdır.
[If you don’t come early, I’ll go with Jack.(Erken gelmezsen Jck ile gideceğim)]
[If you don’t hurry up, the plane will have left.(acele temezsen uçak kaçmış olacak)]
[If it snows all day, the road might be closed.(bütün gün kar yağarsa yol kapanabilir)]
[If ıt stops raining, you can go for a walk.(yağış durursa yürüyüşe çıkabilirsin)]
[If you want to lose weight, eat less bread.(kilo vermek istersen daha az ekmek ye)]
[If the whether isn’t good, I don’t like to go out.(hava iyi olmazsa dışarı çıkmayı sevmem)]
[If you heat ice, it turns to water.(buzu ısıtırsan suya dönüşür)]
[If you should go to Ankara, don’t forget to visit TBMM.(Ankaraya gidersen TBMM’yi ziyaret etmeyi unutma)]
***{...olmazsa, ...olacak/olabilir},{...olmazsa, ...olmayacak/olmayabilir},{...olursa, ...olacak/olabilir},{...olursa, ...olmayacak/olamayabilir}***
TYPE – 2
* Type 2’de en çok kullanılan yapı : “If + Simple Past , Would” yapısıdır.
* Gerçeğe aykırı olabilecek veya şu anda olabilecek bir olayı veya gerçek olarak düşünülen bir durumu ifade ederken kullanılır.
* Bu yapıda past tense ve modalların geçmiş hali kullanılmasına rağmen anlam ve durum present’tir.
[If I had more money, I would lend you some.(eğer fazla param olursa sana biraz borç veririm)]
[If he were me, he would apply for that job.(benim yerimde olsa bu işi kabul eder)]
[If I were you, I would stop smoking.(yerinde olsam sigarayı bırakırım)]
[If you tried again, you would succed.(tekrar denersen başarılı olursun)]
[If ıt weren’t for your help, I would still be homeless.(Yardımın olmasa hâla evsiz olurdum)]
TYPE – 3
* Type 3’de en çok kullanılan yapı : “If + Past Perfect , Would Have + Fiil[3]” yapısıdır.
* Geçmişte gerçek olmayan, tümüyle düşsel bir koşullu durum anlatırken kullanılır.
[If he had helped me, he would have been late.(bana yardım etseydi geç kalırdı)]
[If they had studied, they would have passed the exam.(çalışsalardı, sınavı geçerlerdi)]
[If I had studied harder, I would have got a better job.(daha sıkı çalışsaydım daha iyi bir iş bulurdum)]
[If we had beaten FB, we would have been champion.(FB’yi yenseydik şampiyon olurduk)]
[If I had known you were coming, I would have met you at the station.(geldiğini bilseydim seni istasyonda karşılardım)]
[If they had informed me, I might have helped them.(bana danışsalardı onlara yardım edebilirdim)]
[If they had taught me, I could have driven.(öğretselerdi araba kullanabilirdim)]
[If I had been you, I would have stopped smoking.(yerinde olsaydım sigarayı bırakırdım)]
[If it hadn’t been for the snow, we would have arrived earlier.(kar yagmasaydı daha erken gelirdik)]
“IF” İN DİĞER KULLANIMLARI VE KOŞUL BELİRTEN BAZI BAĞLAÇLAR
IF...NOT / UNLESS
[If you don’t hurry up, you’ll miss your train.(acele etmezsen trenini kaçıracaksın)]
[Unless you hurry up, you’ll miss your train.( acele etmezsen trenini kaçıracaksın)]
WHAT İF / SAY : İkisi de “Farz edelim ki” manasında kullanılır.
[What if / say we would be caught while cheating, what would we do then?(farz edelim ki kopya çekerken yakalandık, o zaman ne yaparız?)]
EVEN IF
[Even if it rains tomorrow, we’ll have a picnic.(yarın yağmur yağsa bile piknik yapacağız)]
IF SO : “öyleyse” manasında kullanılır.
[There is a possibility that John will get up late. If so, I won’t wait for him.(John’un geç kalkma olasılığı vardır.Öyleyse be onu beklemeyeceğim)]
IF ONLY : Ümit, dilek, pişmanlık belirtirken kullanılır.
* Present Tense veya Will ile kullanıldığında “ümit” ifade eder.
[If only we pass the exam, we might have a holiday.(sınavı geçecersek tatil yapabiliriz)]
* Past veya Past Perfect ile kullanılırsa “pişmanlık” ifade eder.
[If only I hadn’t drunk so much, these wouldn’t have happened.(Bu kadar fazla içmeseydim bunlar yaşanmazdı)]
* Would ile kullanıldığında “isteklilik” ifade eder.
[If only it would stop raining, I will ride bicyle.(yağmur durunca bisiklete bineceğim)]
SO / AS LONG AS
[You may come with us so / as long as you don’t make a noise.(gürültü yapmadığınız sürece bizimle gelebilirsiniz)]
ON CONDITION
[You can borrow my car on condition that you give it back to me tomorrow.(yarın geri vermen koşuluyla arabamı ödünç alabilirsin)]
PROVİDED / PROVIDING
[They would come provided / providing that they might not bring their friends.(arkadaşlarını getirmemek şartıyla geleceklerdi)]
SUPPOSE / SUPPOSING
[Suppose / Supposing that it rains, can we play the match indoors?(yağmur yağdı diyelim, maçı içerde oynayabilir miyiz?)]
WHETHER...OR NOT
[You have to eat this meal whether you like it or not.(beğensen de beğenmesen de bu yemeği yemek zorundasın)]
[Whether you feel well or not on Tuesday, tou must go to work.(Salı günü iyi hissetsen de hissetmesen de işe gitmelisin)]
OTHERWİSE / OR ELSE
[He must run ; otherwise / or else he’ll be late.(koşmalı ; aksi taktirde geç kalacak)]
[Do as you were told ; otherwise / or else you’ll lose.(söylendiği gibi yapın ; aksi takdirde kaybedeceksin)]
* Türkçe kaşılığı “koşul cümlecikleri”dir.
* Bir şeyin yapılabilmesi veya olabilmesi için başka bir durumun yerine getirilmesi gereği veya zorunluluğunu belirler.
* Koşul cümlecikleri “if clause (koşul cümleciği)” ve “main clause (ana cümle)” olmak üzere iki cümlecikten oluşur.
[If he helps me, I’ll give him a gift.(Bana yardım ederse ona bir hediye vereceğim)]
[If you’re hungry, prepare something to eat.(Açsan yiyecek birşeyler hazırla)]
TYPE – 1
* Type 1’de en çok kullanılan yapı : “If + Simple Present , Future (Will)” yapısıdır.
[If you don’t come early, I’ll go with Jack.(Erken gelmezsen Jck ile gideceğim)]
[If you don’t hurry up, the plane will have left.(acele temezsen uçak kaçmış olacak)]
[If it snows all day, the road might be closed.(bütün gün kar yağarsa yol kapanabilir)]
[If ıt stops raining, you can go for a walk.(yağış durursa yürüyüşe çıkabilirsin)]
[If you want to lose weight, eat less bread.(kilo vermek istersen daha az ekmek ye)]
[If the whether isn’t good, I don’t like to go out.(hava iyi olmazsa dışarı çıkmayı sevmem)]
[If you heat ice, it turns to water.(buzu ısıtırsan suya dönüşür)]
[If you should go to Ankara, don’t forget to visit TBMM.(Ankaraya gidersen TBMM’yi ziyaret etmeyi unutma)]
***{...olmazsa, ...olacak/olabilir},{...olmazsa, ...olmayacak/olmayabilir},{...olursa, ...olacak/olabilir},{...olursa, ...olmayacak/olamayabilir}***
TYPE – 2
* Type 2’de en çok kullanılan yapı : “If + Simple Past , Would” yapısıdır.
* Gerçeğe aykırı olabilecek veya şu anda olabilecek bir olayı veya gerçek olarak düşünülen bir durumu ifade ederken kullanılır.
* Bu yapıda past tense ve modalların geçmiş hali kullanılmasına rağmen anlam ve durum present’tir.
[If I had more money, I would lend you some.(eğer fazla param olursa sana biraz borç veririm)]
[If he were me, he would apply for that job.(benim yerimde olsa bu işi kabul eder)]
[If I were you, I would stop smoking.(yerinde olsam sigarayı bırakırım)]
[If you tried again, you would succed.(tekrar denersen başarılı olursun)]
[If ıt weren’t for your help, I would still be homeless.(Yardımın olmasa hâla evsiz olurdum)]
TYPE – 3
* Type 3’de en çok kullanılan yapı : “If + Past Perfect , Would Have + Fiil[3]” yapısıdır.
* Geçmişte gerçek olmayan, tümüyle düşsel bir koşullu durum anlatırken kullanılır.
[If he had helped me, he would have been late.(bana yardım etseydi geç kalırdı)]
[If they had studied, they would have passed the exam.(çalışsalardı, sınavı geçerlerdi)]
[If I had studied harder, I would have got a better job.(daha sıkı çalışsaydım daha iyi bir iş bulurdum)]
[If we had beaten FB, we would have been champion.(FB’yi yenseydik şampiyon olurduk)]
[If I had known you were coming, I would have met you at the station.(geldiğini bilseydim seni istasyonda karşılardım)]
[If they had informed me, I might have helped them.(bana danışsalardı onlara yardım edebilirdim)]
[If they had taught me, I could have driven.(öğretselerdi araba kullanabilirdim)]
[If I had been you, I would have stopped smoking.(yerinde olsaydım sigarayı bırakırdım)]
[If it hadn’t been for the snow, we would have arrived earlier.(kar yagmasaydı daha erken gelirdik)]
“IF” İN DİĞER KULLANIMLARI VE KOŞUL BELİRTEN BAZI BAĞLAÇLAR
IF...NOT / UNLESS
[If you don’t hurry up, you’ll miss your train.(acele etmezsen trenini kaçıracaksın)]
[Unless you hurry up, you’ll miss your train.( acele etmezsen trenini kaçıracaksın)]
WHAT İF / SAY : İkisi de “Farz edelim ki” manasında kullanılır.
[What if / say we would be caught while cheating, what would we do then?(farz edelim ki kopya çekerken yakalandık, o zaman ne yaparız?)]
EVEN IF
[Even if it rains tomorrow, we’ll have a picnic.(yarın yağmur yağsa bile piknik yapacağız)]
IF SO : “öyleyse” manasında kullanılır.
[There is a possibility that John will get up late. If so, I won’t wait for him.(John’un geç kalkma olasılığı vardır.Öyleyse be onu beklemeyeceğim)]
IF ONLY : Ümit, dilek, pişmanlık belirtirken kullanılır.
* Present Tense veya Will ile kullanıldığında “ümit” ifade eder.
[If only we pass the exam, we might have a holiday.(sınavı geçecersek tatil yapabiliriz)]
* Past veya Past Perfect ile kullanılırsa “pişmanlık” ifade eder.
[If only I hadn’t drunk so much, these wouldn’t have happened.(Bu kadar fazla içmeseydim bunlar yaşanmazdı)]
* Would ile kullanıldığında “isteklilik” ifade eder.
[If only it would stop raining, I will ride bicyle.(yağmur durunca bisiklete bineceğim)]
SO / AS LONG AS
[You may come with us so / as long as you don’t make a noise.(gürültü yapmadığınız sürece bizimle gelebilirsiniz)]
ON CONDITION
[You can borrow my car on condition that you give it back to me tomorrow.(yarın geri vermen koşuluyla arabamı ödünç alabilirsin)]
PROVİDED / PROVIDING
[They would come provided / providing that they might not bring their friends.(arkadaşlarını getirmemek şartıyla geleceklerdi)]
SUPPOSE / SUPPOSING
[Suppose / Supposing that it rains, can we play the match indoors?(yağmur yağdı diyelim, maçı içerde oynayabilir miyiz?)]
WHETHER...OR NOT
[You have to eat this meal whether you like it or not.(beğensen de beğenmesen de bu yemeği yemek zorundasın)]
[Whether you feel well or not on Tuesday, tou must go to work.(Salı günü iyi hissetsen de hissetmesen de işe gitmelisin)]
OTHERWİSE / OR ELSE
[He must run ; otherwise / or else he’ll be late.(koşmalı ; aksi taktirde geç kalacak)]
[Do as you were told ; otherwise / or else you’ll lose.(söylendiği gibi yapın ; aksi takdirde kaybedeceksin)]
MODALS
MODALS
1) ABILITY [YETERLİLİK]
Yeterlilik, kabiliyet belirten kip belirteçleri CAN, COULD, BE ABLE TO’dur.
A} CAN : Öğrenilmiş veya doğal bir kabiliyet ifade eder.
B} COULD : ‘Geçmişte’ fiziksel ve zihinsel kabiliyet belirtir.
[He could run so fast in his cildhood]
** Could Have + Fiil [3] => # Geçmişte gerçekleştirilememiş bir eylem için izin veya yeterlilik bildirir.
[You could have borrowed my car. Why didn’t you ask me?]
# Bir eylemin gerçekleşmemesi durumunda kızgınlık belirtirken kullanılır.
[You could have informed me that you would be late]
C} BE ABLE TO : Can’ın yerine kullanılabilir. Başka zaman veya yardımcı fiil ile de kullanılabilir.
[You’ll be able to pass the exam if you study]
** Was / Were Able To => Be Able To’nun Past halidir.Geçmişte bir zorluğun yenilerek bir işin gerçekleştirildiğini anlatırken kullanılır.
[Mehmet was able to learn play guitar at last]
2) PERMISSION – PROHIBITION [İZİN – YASAKLAMA]
İzin isterken CAN,COULD, MAY, MİGHT kipleri kullanılır.
A} CAN : İzin isterken en çok kullanılan kiptir.
[Can I borrow your car?]
B} COULD : Daha formal ve kibardır.
[Could I turn off the tv?]
C} MAY : Can ve Could’a nazaran daha formal ve kibardır.
[May I use your pen, please?]
D} MIGHT : Nezaket dolu, fakat diğerlerine nazaran daha az kullanılır.
[Might I join your trip please?]
* “ CAN’T ” ve “ COULDN’T ” ile de izin istenebilir.
[Can’t / Couldn’t I play with your toys?]
* İzin verirken “MAY” ve “CAN” kullanılır.
[You may / can come in]
* Yasaklama söz konusu ise “MAY NOT” ve “CAN NOT” kullanılır.
[She may not / can’t join any of our conversation again]
* Bazı fiiller de yasaklama, izin vermeme ifade eder.
- Allowed / Not allowed = Müsaade etmek / etmemek.
- Permitted / Not permitted = İzin vermek / vermemek.
- Forbidden = Yasak, Yasaklamak, Yasaklanmış.
3) OBLIGATION – NECCESSITY [ZORUNLULUK - GEREKLİLİK]
Zorunluluk veya gereklilik ifade etmek için SHOULD, OUGH TO, MUST, HAVE (GOT) TO, NEED kipleri kullanılır.
A} SHOULD / OUGH TO : İki kip eki de birbirinin yerine kullanılabilir fakat ‘SHOULD’ daha yaygındır.
[He should / ough to clean his own room]
* Should / Ough To Continuous tense ile de kullanılabilir.
[The students should / ough to be studying for the exam.(but they aren’t)]
* Should / Ough To + Have +Fiil [3] = Geçmişteki bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerekip gerekmediğini bildirirken kullanılır.
[You should / ough to have told him the truth(but they aren’t)]
B} MUST – HAVE TO : İkisi de zorunluluk ifade eder.Fakat MUST daha güçlü bir anlamdadır.
* MUST kipinde zorunluluk kişinin kendinden, HAVE TO kipinde dışardan gelmektedir.
[I must study very hard.(because I have an exam)]
[I have to give up to smoking(doctor said)]
* MUST’ın geçmiş hali ‘HAD TO’ dur.
[They had to cancel their trip due to the bad whether]
* Must + Have + Fiil [3] = varsayımları ifade eder.
[You must have worked very hard, for you look exhausted]
C} NEED : Olumlu şekli ile gereklilik, olumsuz (needn’t) şekli ile de gerek olmadığını ifade eder.
[You need / needn’t have cut your hair]
* Didn’t Have to / Need to = geçmişte bir eylemin yapılma zorunluluğu olmadığını ve yapılmadığını belirtir.
[He didn’t have to / need to reprimand him.(Onu azarlamak zorunda değildi ve azarlamadı)]
* Needn’t + Have + Fiil [3] = Geçmişte bir eylemin gereksiz yere yapıldığını anlatırken kullanılır.
[You needn’t have fed the dog, because it wasn’t hungry.(Köpeği doyurmasan da olurdu,fakat doyurdun)]
4) POSSIBILITY [OLASILIK]
Olasılık bildirmek için MAY, MİGHT, CAN, COULD kiplerini kullanırız.
A} MAY / MİGHT : Şimdiki ve gelecek zamana dair olasılık bildirir.
[I may / might go to ankara tomorrow]
* May, Might’a göre daha fazla kesinlik belirtir.
[I may finish my project today.(belki bitiririm)]
[I might finish my project today.(sanırım bitirmem imkansız)]
- Olumsuz cümlelerde aralarında fark yoktur.
- Soru cümlelerinde Might daha fazla kullanılırken May nadiren görülür.
* May / Might + Have + Fiil [3] = Geçmişteki olasılıklar için kullanılır.
[You may / might have gone to your hometown]
B} CAN : Bu kip eki ile de olasılık belirtilir.
[We can have apicnic tomorrow]
* Aynı zamanda ara sıra olan olasılıkları da belirtirken kullanırız.
[Measles can be very dangerous]
C} COULD: Bu kip “MAY” ve “MIGHT” gibi olasılık bildirir.
* Soru sorarken yanlız MIGHT ve COULD kullanılır. MAY kullanılmaz.
* Could + Have + Fiil [3] = May / Might + Have + Fiil [3] ile aynı görevdedir.
* Soru sorarken Mıght / Could + Have + Fiil [3] kullanılır.
** Olumsuz cümlelerde anlam değişir.
[He was so far away, thus he COULDN’T have seen you.(Çok uzaktaydı, bu yüzden seni görmüş olamaz)]
[He was so far away, thus he MIGHT NOT have seen you.(Çok uzaktaydı, bu yüzden seni görmemiş olabilir)]
5) LOGICAL CONCLUSION [MANTIKSAL SONUÇ]
Bir tahminde, varsayımda, çıkarımda bulunurken MUST, CAN’T, MUST HAVE + FİİL [3], CAN’T HAVE + FİİL [3], HAVE – HAS / HAD TO BE kipleri kullanılır.
A} MUST : [He must be tired.(yorgun olmalı)]
B} CAN’T : Must’ın olumsuzudur. [He can’t be tired.(yorgun olamaz)]
C} MUST HAVE + FİİL [3] = [She must have walked very fast.(çok hızlı yürümüş olmalı)]
D} CAN’T HAVE + FİİL [3] = [She can’t have walked very fast.(çok hızlı yürümüş olamaz)]
E} HAVE – HAS / HAD TO BE = Bu kiplerin kesinlik derecesi diğerlerine göre daha fazladır.
[There is a tall boy fishing in the river. – He has to be Ali.(Ali olmalı)]
[Ali had to be fishing in the river yesterday.(Ali dün nehirde balıkta olmalıydı) – No, there aren’t anybody fishing in the river yesterday]
6) REQUEST [RİCA]
Bir ricada bulunmak için CAN, COULD, MAY, MIGHT kiplerini kullanırız.
[Can / Could / May / Might I see your passport]
**ARALARINDAKİ FARK : -Can : En informal,
-Could : En çok kullanılan ve formal,
-May : Daha da formal,
-Might : May’a göre daha fazla şüphe belirtir.Alınacak cavaptan emin değildir.
-Can’t / Couldn’t : Konuşmacı olumlu cevap umduğu zaman kullanılır.
[Can’t / Couldn’t I borrow your dictionary?]
-Will / Would : Could kadar nazik değildir.
[Will / Would you cook anything for us?]
7) OFFER [İKRAM]
İkram ifadeleri için CAN, COULD, WİLL, WOULD kipleri kullanılır. Aralarında pek bir fark yoktur.
[Can / Could I offer you a cup of coffe?]
[Will / Won’t you eat what I prefered for you?]
[Would you like a bar of chocolade?]
8) SUGGESTION [TEKLİF]
Teklif ifadeleri için WILL, WOULD, SHALL ifadeleri kullanılır.En çok kullanılan teklif kipi SHALL’dir.
[Will / Wont you go for a swim with us?]
[Would you prepare the breakfast for us?]
[Shall we have a break?]
9) CHARASTERİSTİC HABİTS [ALIŞKANLIKLAR]
A} USED TO : Geçmişte olan ancak şu anda devam etmeyen alışkanlıklar için kullanılır.
[I used to collect stamps.(when I was a child){Çocukken pul kolleksiyonu yapardım}]
* Soru Şekli : Did + Özne + Use To + Obje şeklinde kullanılır.
[Did you use to smoke?{Sgara içer miydin?}]
* Olumsuz Şekli : Özne + Didn’t + Use To + Obje şeklinde kullanılır.
[No, I didn’t use to smoke{Hayır, sigara içmezdim}]
B} WOULD : Used To gibi, geçmişte süreklilik gösteren davranışlar için kullanılır.
[I would always wake up early when I was a boy]
C} WİLL : Şu anda olan alışkanlıkları ve Genel Gerçekleri ifade ederken kullanırız.
[He’ll go for a walk when it isn’t so sunny]
[Water’ll boil at 100 C]
D} BE USED / ACCUSTOMED TO : “Alışkın Olma” ifade eder. Kendisinden önce mutlaka “Am, Is, Are” gelir ve “Fiil [ing]” kullanılır.
[He is used / accustomed to walking every morning]
E} GET USED TO : “Alışmak” ifade eder.Kendisinden sonra “Fiil [ing]” kullanılır.
[You’ll get used to living in Ankara.(Ankara’da yaşamaya alışacaksın)]
[He has got used to living in Ankara.(Ankara’da yaşamaya alıştı)]
10 ) KULLANILAN DİĞER KİP VE YAPILAR
A} HAD BETTER : Tavsiye, uyarı belirtmek için kullanılır.
[He had better keep his promise.(Sözünde dursa iyi olur)]
B} WOULD PREFER : Tercih ifade etmek için kullanılır. Fiilin “to- infinitive (mastar)” ve “gerund (ing)” hali kullanılır. Fakat anlamda değişme olur.
[I’d prefer to stay with you.(Sakıncası yoksa seninle kalmak istiyorum)]
[I’d prefer staying with you.(Seninle kalmayı tercih ediyorum)]
C} WOULD RATHER / SOONER : Tercih belirtmek için kullanılır.
[I’d rather go by train.(Trenle gitmeyi tercih ediyorum)]
[I’d sooner be a teacher than a treasure.(Veznedar olmaktansa öğretmen olmayı yeğlerim)]
* Geçmiş zaman ifadelerinde kullanılır.
[I’d rather I hadn’t bought that house.(Bu evi almamış olmayı tercih ederdim)]
* Would Rather / Sooner + Cümle (Past Tense) = Bir kimsenin bir şeyi yapmasını yeğlediğimiz zaman kullanırız.Ama anlam present’tir.
[I’d rather / sooner you checked your pocket.(cebini kontrol etmeni yeğlerim)]
* Would Rather / Sooner’a HAD + FİİL [3] ekleyerek geçmiş zaman anlamı verilir.
[I’d rather / sooner you had checked your pocket.(cebini kontrol etmeni yeğlerdim)]
D} DARE : Cesaret veya korku belirtirken olumsuz veya soru cümlelerinde kullanılır.
[Dare you swim in this river?(Bu nehirde yüzmeye cesaretin var mı?)]
[They daren’t say anything.(Hiçbir şey söylemeye cesaretleri yok)]
* Kızgınlık belirtirken “How Dare” kullanılır. Past hali “How Dared + Fiil [3]”dir.
[How dare you eat my cake?(Kekimi ne cesaretle yersin?)]
[How dared you eaten my cake?(Kekimi ne cesaretle yedin?)]
E} THERE + MODAL :
* There + Modal + Be :[There must be a misunderstanding.(Bir yanlış anlama olmalı)]
* There + Modal + Have Been + Fiil [ing]
+ Be + Fiil [ing]
1) ABILITY [YETERLİLİK]
Yeterlilik, kabiliyet belirten kip belirteçleri CAN, COULD, BE ABLE TO’dur.
A} CAN : Öğrenilmiş veya doğal bir kabiliyet ifade eder.
B} COULD : ‘Geçmişte’ fiziksel ve zihinsel kabiliyet belirtir.
[He could run so fast in his cildhood]
** Could Have + Fiil [3] => # Geçmişte gerçekleştirilememiş bir eylem için izin veya yeterlilik bildirir.
[You could have borrowed my car. Why didn’t you ask me?]
# Bir eylemin gerçekleşmemesi durumunda kızgınlık belirtirken kullanılır.
[You could have informed me that you would be late]
C} BE ABLE TO : Can’ın yerine kullanılabilir. Başka zaman veya yardımcı fiil ile de kullanılabilir.
[You’ll be able to pass the exam if you study]
** Was / Were Able To => Be Able To’nun Past halidir.Geçmişte bir zorluğun yenilerek bir işin gerçekleştirildiğini anlatırken kullanılır.
[Mehmet was able to learn play guitar at last]
2) PERMISSION – PROHIBITION [İZİN – YASAKLAMA]
İzin isterken CAN,COULD, MAY, MİGHT kipleri kullanılır.
A} CAN : İzin isterken en çok kullanılan kiptir.
[Can I borrow your car?]
B} COULD : Daha formal ve kibardır.
[Could I turn off the tv?]
C} MAY : Can ve Could’a nazaran daha formal ve kibardır.
[May I use your pen, please?]
D} MIGHT : Nezaket dolu, fakat diğerlerine nazaran daha az kullanılır.
[Might I join your trip please?]
* “ CAN’T ” ve “ COULDN’T ” ile de izin istenebilir.
[Can’t / Couldn’t I play with your toys?]
* İzin verirken “MAY” ve “CAN” kullanılır.
[You may / can come in]
* Yasaklama söz konusu ise “MAY NOT” ve “CAN NOT” kullanılır.
[She may not / can’t join any of our conversation again]
* Bazı fiiller de yasaklama, izin vermeme ifade eder.
- Allowed / Not allowed = Müsaade etmek / etmemek.
- Permitted / Not permitted = İzin vermek / vermemek.
- Forbidden = Yasak, Yasaklamak, Yasaklanmış.
3) OBLIGATION – NECCESSITY [ZORUNLULUK - GEREKLİLİK]
Zorunluluk veya gereklilik ifade etmek için SHOULD, OUGH TO, MUST, HAVE (GOT) TO, NEED kipleri kullanılır.
A} SHOULD / OUGH TO : İki kip eki de birbirinin yerine kullanılabilir fakat ‘SHOULD’ daha yaygındır.
[He should / ough to clean his own room]
* Should / Ough To Continuous tense ile de kullanılabilir.
[The students should / ough to be studying for the exam.(but they aren’t)]
* Should / Ough To + Have +Fiil [3] = Geçmişteki bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerekip gerekmediğini bildirirken kullanılır.
[You should / ough to have told him the truth(but they aren’t)]
B} MUST – HAVE TO : İkisi de zorunluluk ifade eder.Fakat MUST daha güçlü bir anlamdadır.
* MUST kipinde zorunluluk kişinin kendinden, HAVE TO kipinde dışardan gelmektedir.
[I must study very hard.(because I have an exam)]
[I have to give up to smoking(doctor said)]
* MUST’ın geçmiş hali ‘HAD TO’ dur.
[They had to cancel their trip due to the bad whether]
* Must + Have + Fiil [3] = varsayımları ifade eder.
[You must have worked very hard, for you look exhausted]
C} NEED : Olumlu şekli ile gereklilik, olumsuz (needn’t) şekli ile de gerek olmadığını ifade eder.
[You need / needn’t have cut your hair]
* Didn’t Have to / Need to = geçmişte bir eylemin yapılma zorunluluğu olmadığını ve yapılmadığını belirtir.
[He didn’t have to / need to reprimand him.(Onu azarlamak zorunda değildi ve azarlamadı)]
* Needn’t + Have + Fiil [3] = Geçmişte bir eylemin gereksiz yere yapıldığını anlatırken kullanılır.
[You needn’t have fed the dog, because it wasn’t hungry.(Köpeği doyurmasan da olurdu,fakat doyurdun)]
4) POSSIBILITY [OLASILIK]
Olasılık bildirmek için MAY, MİGHT, CAN, COULD kiplerini kullanırız.
A} MAY / MİGHT : Şimdiki ve gelecek zamana dair olasılık bildirir.
[I may / might go to ankara tomorrow]
* May, Might’a göre daha fazla kesinlik belirtir.
[I may finish my project today.(belki bitiririm)]
[I might finish my project today.(sanırım bitirmem imkansız)]
- Olumsuz cümlelerde aralarında fark yoktur.
- Soru cümlelerinde Might daha fazla kullanılırken May nadiren görülür.
* May / Might + Have + Fiil [3] = Geçmişteki olasılıklar için kullanılır.
[You may / might have gone to your hometown]
B} CAN : Bu kip eki ile de olasılık belirtilir.
[We can have apicnic tomorrow]
* Aynı zamanda ara sıra olan olasılıkları da belirtirken kullanırız.
[Measles can be very dangerous]
C} COULD: Bu kip “MAY” ve “MIGHT” gibi olasılık bildirir.
* Soru sorarken yanlız MIGHT ve COULD kullanılır. MAY kullanılmaz.
* Could + Have + Fiil [3] = May / Might + Have + Fiil [3] ile aynı görevdedir.
* Soru sorarken Mıght / Could + Have + Fiil [3] kullanılır.
** Olumsuz cümlelerde anlam değişir.
[He was so far away, thus he COULDN’T have seen you.(Çok uzaktaydı, bu yüzden seni görmüş olamaz)]
[He was so far away, thus he MIGHT NOT have seen you.(Çok uzaktaydı, bu yüzden seni görmemiş olabilir)]
5) LOGICAL CONCLUSION [MANTIKSAL SONUÇ]
Bir tahminde, varsayımda, çıkarımda bulunurken MUST, CAN’T, MUST HAVE + FİİL [3], CAN’T HAVE + FİİL [3], HAVE – HAS / HAD TO BE kipleri kullanılır.
A} MUST : [He must be tired.(yorgun olmalı)]
B} CAN’T : Must’ın olumsuzudur. [He can’t be tired.(yorgun olamaz)]
C} MUST HAVE + FİİL [3] = [She must have walked very fast.(çok hızlı yürümüş olmalı)]
D} CAN’T HAVE + FİİL [3] = [She can’t have walked very fast.(çok hızlı yürümüş olamaz)]
E} HAVE – HAS / HAD TO BE = Bu kiplerin kesinlik derecesi diğerlerine göre daha fazladır.
[There is a tall boy fishing in the river. – He has to be Ali.(Ali olmalı)]
[Ali had to be fishing in the river yesterday.(Ali dün nehirde balıkta olmalıydı) – No, there aren’t anybody fishing in the river yesterday]
6) REQUEST [RİCA]
Bir ricada bulunmak için CAN, COULD, MAY, MIGHT kiplerini kullanırız.
[Can / Could / May / Might I see your passport]
**ARALARINDAKİ FARK : -Can : En informal,
-Could : En çok kullanılan ve formal,
-May : Daha da formal,
-Might : May’a göre daha fazla şüphe belirtir.Alınacak cavaptan emin değildir.
-Can’t / Couldn’t : Konuşmacı olumlu cevap umduğu zaman kullanılır.
[Can’t / Couldn’t I borrow your dictionary?]
-Will / Would : Could kadar nazik değildir.
[Will / Would you cook anything for us?]
7) OFFER [İKRAM]
İkram ifadeleri için CAN, COULD, WİLL, WOULD kipleri kullanılır. Aralarında pek bir fark yoktur.
[Can / Could I offer you a cup of coffe?]
[Will / Won’t you eat what I prefered for you?]
[Would you like a bar of chocolade?]
8) SUGGESTION [TEKLİF]
Teklif ifadeleri için WILL, WOULD, SHALL ifadeleri kullanılır.En çok kullanılan teklif kipi SHALL’dir.
[Will / Wont you go for a swim with us?]
[Would you prepare the breakfast for us?]
[Shall we have a break?]
9) CHARASTERİSTİC HABİTS [ALIŞKANLIKLAR]
A} USED TO : Geçmişte olan ancak şu anda devam etmeyen alışkanlıklar için kullanılır.
[I used to collect stamps.(when I was a child){Çocukken pul kolleksiyonu yapardım}]
* Soru Şekli : Did + Özne + Use To + Obje şeklinde kullanılır.
[Did you use to smoke?{Sgara içer miydin?}]
* Olumsuz Şekli : Özne + Didn’t + Use To + Obje şeklinde kullanılır.
[No, I didn’t use to smoke{Hayır, sigara içmezdim}]
B} WOULD : Used To gibi, geçmişte süreklilik gösteren davranışlar için kullanılır.
[I would always wake up early when I was a boy]
C} WİLL : Şu anda olan alışkanlıkları ve Genel Gerçekleri ifade ederken kullanırız.
[He’ll go for a walk when it isn’t so sunny]
[Water’ll boil at 100 C]
D} BE USED / ACCUSTOMED TO : “Alışkın Olma” ifade eder. Kendisinden önce mutlaka “Am, Is, Are” gelir ve “Fiil [ing]” kullanılır.
[He is used / accustomed to walking every morning]
E} GET USED TO : “Alışmak” ifade eder.Kendisinden sonra “Fiil [ing]” kullanılır.
[You’ll get used to living in Ankara.(Ankara’da yaşamaya alışacaksın)]
[He has got used to living in Ankara.(Ankara’da yaşamaya alıştı)]
10 ) KULLANILAN DİĞER KİP VE YAPILAR
A} HAD BETTER : Tavsiye, uyarı belirtmek için kullanılır.
[He had better keep his promise.(Sözünde dursa iyi olur)]
B} WOULD PREFER : Tercih ifade etmek için kullanılır. Fiilin “to- infinitive (mastar)” ve “gerund (ing)” hali kullanılır. Fakat anlamda değişme olur.
[I’d prefer to stay with you.(Sakıncası yoksa seninle kalmak istiyorum)]
[I’d prefer staying with you.(Seninle kalmayı tercih ediyorum)]
C} WOULD RATHER / SOONER : Tercih belirtmek için kullanılır.
[I’d rather go by train.(Trenle gitmeyi tercih ediyorum)]
[I’d sooner be a teacher than a treasure.(Veznedar olmaktansa öğretmen olmayı yeğlerim)]
* Geçmiş zaman ifadelerinde kullanılır.
[I’d rather I hadn’t bought that house.(Bu evi almamış olmayı tercih ederdim)]
* Would Rather / Sooner + Cümle (Past Tense) = Bir kimsenin bir şeyi yapmasını yeğlediğimiz zaman kullanırız.Ama anlam present’tir.
[I’d rather / sooner you checked your pocket.(cebini kontrol etmeni yeğlerim)]
* Would Rather / Sooner’a HAD + FİİL [3] ekleyerek geçmiş zaman anlamı verilir.
[I’d rather / sooner you had checked your pocket.(cebini kontrol etmeni yeğlerdim)]
D} DARE : Cesaret veya korku belirtirken olumsuz veya soru cümlelerinde kullanılır.
[Dare you swim in this river?(Bu nehirde yüzmeye cesaretin var mı?)]
[They daren’t say anything.(Hiçbir şey söylemeye cesaretleri yok)]
* Kızgınlık belirtirken “How Dare” kullanılır. Past hali “How Dared + Fiil [3]”dir.
[How dare you eat my cake?(Kekimi ne cesaretle yersin?)]
[How dared you eaten my cake?(Kekimi ne cesaretle yedin?)]
E} THERE + MODAL :
* There + Modal + Be :[There must be a misunderstanding.(Bir yanlış anlama olmalı)]
* There + Modal + Have Been + Fiil [ing]
+ Be + Fiil [ing]
TENSES
TENSES IN ENGLISH
1) THE SİMPLE PRESENT TENSE
* Türkçe anlamı geniş zamandır.
* Özne + fiil [1] + obje şeklinde kullanılır.
* Olumsuz ve soru cümlelerinde I,We,You,They = DO / He,She,It = DOES alır, fiil ek almaz. (-es, -ies, -s)
* Olumlu cümlelerde özneden sonra fiile He,She,It için (-es, -ies, -s) ekleri eklenir. I,We,You,They ek almaz.
- Fiil “ss,sh,ch,x,o” ile bitiyorsa ‘-es’ eklenir. [kisses]
- Fiil bir sessiz ve ondan sonra ‘y’ ile bitiyorsa ‘y’ düşer, ‘-ies’ eklenir. [studies]
- Fiil bir sesli ve ondan sonra ‘y’ ile bitiyorsa fiile ‘s’ eklenir. [says]
- Olumsuz cümlelerde He,She,It’e ‘Does’ eklendiği için yukarıdaki ekleri almaz.
* Never,Seldom,Rarely gibi zarflar olumsuz anlam taşıdığı için bunların olduğu cümlede Don’t,Doesn’t kullanılmaz.
KULLANIMI :
# Her zaman yapılan işleri, alışkanlıkları anlatır.
[I run everyday]
# Doğal olaylar ve her zaman geçerliliği olan olayları anlatır.
[Water boils at 100 C]
# Gelecek zaman zarflarıyla kullanılırsa gelecek zaman belirtir.
[The president visits here next month]
# Şu anı ifade ederken kullanılır.
[Fatih is very exhausted]
# Atasözleri için kullanılır.
[A rolling stone doesn’t gather moss]
# Öyküleme yaparken kullanılır.
[Fatih conquers İstanbul in 1453...]
# Gazete başlıklarında geçmiş zaman belirtir.
[Trabzonspor beats Fenerbahçe]
KULLANILAN SIKLIK ZARFLARI :
-Always : Her zaman, daima.
-Usally : Genellikle.
-Often : Sıklıkla.
-Frequently : Sık sık.
-Sometimes : Bazen.
-Occasionally : Ara sıra.
-Rarely : Nadiren.
-Seldom : Pek az.
-Never : Asla.
KULLANILAN YAYGIN ZAMAN İFADELERİ :
-Every (day,week,year,…) : Her (gün,hafta,yıl,…)
-About (1,2,3,…) times a (day,week,year,…) : (günde,haftada,yılda,…) hemen hemen (1,2,3,…) defa.
-Now and then : Er geç.
-From time to time : Zaman zaman.
-Every other day : Her geçen gün.
-Almost every (day,week,year,…) : Hemen hemen her (gün,hafta,yıl,…)
2) THE PRESENT CONTINUOUS TENSE
* Türkçe anlamı şimdiki zamandır.
* Özne + am,is,are + Fiil [ing] + obje şeklinde kullanılır.
* I = AM , He,She,It = IS , We,You,They = ARE alır.
KULLANIMI :
# Konuşma anında devam eden işleri anlatır.
[They are painting the house]
# Gelecekte planlanmış bir durum belirtir.
[We’re going on a holiday next week]
# Geçici durumlar için kullanılır.
[He’s unemployed these days]
# Tekerrür eden olaylar için kullanılır.
[She is always losing her eyewear]
# Konuşanın kararlılığını belirtir.
[You aren’t going anywhere]
SIK KULLANILAN ZAMAN ZARFLARI :
-At the moment : Şimdilik
-At presrnt : Şimdiki.
-Currently : Halen.
-Still : Henüz.
-Now : Şu an.
3) THE SİMPLE PAST TENSE
* Türkçe anlamı ’di’li geçmiş zamandır.
* Özne + Fiil [(+ : 2/-ed)(-,? : 1)] + obje şeklinde kullanılır.
* Sadece olumlu cümlelerde fiil düzenli ise fiilin 2. hali, düzensiz ise fiile ‘-ed’ eklenerek kullanılır.Olumsuz , Olumlu/Olumsuz Soru cümlelerinde “ DID,DIDN’T ” eklenir ve fiilin 1. hali kullanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte belli bir anda yapılmış ve tamamlanmış işleri anlatır.
[He broke the vase yesterday]
# Geçmişte birbirini izleyen olaylar için kullanılır.
[He went to İzmir,visited Ephesus and saw the mediterian sea]
# Geçmişte belli bir süre devam etmiş olayları anlatır.
[He was the prime minister from ’94 to ‘98]
# Geçmişteki alışkanlıkları ifade eder.
[He smoked cigarette since ‘96]
# Bazı cümlelerde ‘did’ Verb(1)’den önce kullanılarak vurgulama yapılır.
[She did fall down]
KULLANILAN YAYGIN ZAMAN ZARFLARI :
-Last (day,week,year,…) : Geçen (gün,hafta,yıl,…)
-(a week,a month,a year,…) Ago : (bir hafta,bir ay,bir yıl,…) Önce
-Yesterday : Dün
4) THE PAST CONTINUOUS TENSE
* Türkçe karşılığı geçmişte şimdiki zamandır. (-yor du)
* Özne + Was/Were + Fiil [ing] + obje şeklinde kullanılır.
* I,He,She,It = WAS , We,You,They = WERE alır.
KULLANIMI :
# Geçmişte belli bir anda devametmekte olan işleri anlatır.
[I was studying lesson at 8 o’clock yesterday]
# Geçmişte iki zaman noktası arasında devam etmekte olan işleri anlatır.
[He was swiming from 3 to 5 o’clock]
# Geçmişte oluş zamanları kesişen iki sürekli olayı anlatır.
** bu yapıda WHEN / JUST AS , AS / WHİLE gibi bağlaçlar kullanılır.
1-When / Just As + Past Tense(yan cümle) , Past Cont. Tense(temel cümle)
[When / Just as I left home, they were watching tv]
-Past Cont. Tense(temel cümle) , When / Just As + Past Tense(yan cümle)
[I was watching tv, when / just as my brother left home]
2-While / As + Past Cont. Tense(yan cümle) , Past Cont. Tense(temel cümle)
[While / As I was studying lesson, she was washing dishes]
- Past Cont. Tense(temel cümle) , While / As + Past Cont. Tense(yan cümle)
[I was washing dishes, while / as he was studying lesson]
5) THE PRESENT PERFECT TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur. [Geçmişte başlamış, etkisi halen devam eden işleri anlatır]
* Özne + Have / Has + Fiil[3] + obje şeklinde kllanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte başlayıp halen devam eden işleri anlatır.
[He has lost his book.(still it’s lost)]
# Geçmişteki bir olayı zaman belirtmeden ifade etmek için kullanılır.
[Have you found your book?]
** Cevap verirken eylemin ne zaman gerçekleştiğinden eminsek SİMPLE PAST TENSE kullanırız.
[Yes I found it yesterday]
# Geçmişte başlamış olmakla birlikte etkisi halen devam eden işlerde kullanılır.
[He has just finished his homework]
# Yapılan işin halen aynı zaman dilimi içinde olma durumunda kullanılır.
[I have sold many computers this week]
# Tekrarlanan veya alışkanlık haline gelmiş işlei anlatırken kullanılır.
[He has always visited his aunt]
KULLANILAN YAYGIN ZAMAN ZARFLARI :
-So far / Up till now / Up to the present : Şu ana kadar.
-Before now : Daha önce.
-Ever / Never : Hiç.
-Since : -den beri.
-Yet : Henüz.
-Still : Halen.
-Already : Hali hazırda, tamamen.
-Lately / Recently : Son zamanlarda, Geçenlerde, Kısa zaman öncesine kadar.
-For : [I lived abroad for 8 years.(Artık değil)]
[I have been abroad for 8 years.(Halen öyle)]
6) THE PRESENT PERFECT CONTİNUOUS TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur.
* Özne + Have / Has Been + Fiil [ing] + obje şeklinde kullanılır.
* Soru sözcüğü olarak genellikle ‘HOW LONG’ kullanılır ve cevap verirken de ‘FOR’ ve ‘SINCE’ kullanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte başlamış, konuşma anında da devam eden işleri anlatır.
[We have been talking over the unemployment problem since this morning]
# Tekrarlanan eylemler için kullanılır.
[Workers have been blackmailing their employers every night for a month]
# Yarıda kalmış veya henüz tamamlanmış işleri anlatırken kullanılır.
[I’ve been painting this house for a month]
**COMPARİNG OF PRESENT PERFECT & PRESENT PERFECT CONTINUOUS TENSE**
a) Present Perfect : Eylem bitmiş veya bitmek üzere.
[I’ve painted this house.(Boyama bitti)]
b) Present Perfect Continuous : Eylem halen devam etmekte.
[I’ve been painting this house.(Boyama bitmedi)]
7) THE PAST PERFECT TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur.
* Özne + Had + Fiil [3] + Obje şeklinde kullanılır.
* Tüm özneler ‘HAD’ ile kullanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte olup bitmiş iki olaydan birincisini anlatır.
[They had had lunch before I came]
# Dolaylı anlatımda Present Perfect ve Simple Past yerine kullanılır.
[Erol said : ‘I have learned English. => Erol said that he had learnt English]
[Erol said : ‘I learned English. => Erol said that he had learnt English]
# Geçmişte belli bir ana kadar sürmüş olan işleri anlatır.
[By the time he set up his own work, he had exper,enced many difficulities]
#Gerçekleşmemiş umut ve dilek ifadelerinde kullanılır.
[Ihad expected that he would be able to pass the exam, but he couldn’t]
**Past Tense’i Past Perfect Tense’e Bağlayan Bağlaçlar**
-Before : Bu bağlaç Past Tense’li cümleciklerde kullanılırken ana cümle Past Perfect olur.
[Before the police arrived, the thieves had already gone avay]
-After : Bu bağlaç Past Perfect’li cümlecikte kullanılırken ana cümle Past Tense olur.
[After he had revised his book, he sent it to the publisher]
-As soon as : [We left home, as soon as(olur olmaz) the earthquake had happened]
-By the time / Till / Untill : -e kadar anlamında kullanılır.
[By the time / Till / Untill the emergency team came, the man had died]
-When : [He had married when he won the lottery]
8) THE PAST PERFECT CONTINUOUS TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur.
* Özne + Had Been + Fiil [ing] + Obje şeklinde kullanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte yapılan iki eylemden birincisinin sürekliliğini anlatır.
[It had been snowing for 5 day so we couldn’t go out]
# Present Perfect Continuous gibi tekrarlanan eylemleri anlatırken kullanılır.
[I had been looking for you everyday for a week]
# Dolaylı anlatımda Past Continuous ve Present Perfect Continuous yerine kullanılır.
[Mete said : ‘I have been working here for 8 years => Mete said that he had been working there for 8 years]
9) THE SIMPLE FUTURE TENSE
* Türkçe karşılığı Gelecek Zaman’dır.
* Özne + Will + Fiil [1] + Obje şeklinde kullanılır.
KULLANIMI :
# Gelecekte yapılmak istenen eylemleri, niyetleri belirtmek için kullanılır.
[I’ll have a picnic]
# Resmi ifadelerde genellikle programlanmış olaylar için kullanılır.
[The summit will start two weeks later]
# Tahmin, umut, beklenti ve varsayım ifadelerini belirtmek için kullanılır.
[I expect the foodstuff will be available next week]
# Karakteristik özellikleri ifade etmek için kullanılır.
[She’ll enter the room, find my bookcase and read for two hours]
# Belirsizlik ifade ederken kullanılır.
[He won’t need any asistant]
** BE GOING TO**
* Will’e nazaran daha fazla kesinlik belirtir.(Ne yapılacağına önceden karar verilmiş, plan yapılmıştır)
[They are going to build a garage]
* Gelecekte bir olayın olacağına dair kesin işaretler varsa kullanılır.
[Look at those clouds! It’s going to rain]
* Was / Were Going To ise bunun Past halidir. İşin planlanıp daha sonra yapılmadığını anlatırken kullanılır.
[He was going to buy a new car but he couldn’t afford it]
10) THE FUTURE CONTINUOUS TENSE
* Türkçe karşılığı Gelecekteki Şimdiki Zamandır.
* Özne + Will be + Fiil [ing] + Obje şeklinde kullanılır.
KULLANIMI :
# Gelecekteki belirli bir zamanda devam edecek olayları anlatır.
[By this time next month we’ll be swimming]
# Gelecekte planlanmış olayları anlatır.
[They’ll be attending English courses next summer]
# Kibarca soru sorarken kullanılır.
[Will you be bringing the guitar in here]
11) THE FUTURE PERFECT TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur.
* Özne + Will have + Fiil [3] + Obje şeklinde kullanılır.
KULLANIMI :
# Bir eylemin gelecekte belli bir zamandan önce yapılmış olacağını belirtirken kullanılır.
[By the end of this year we’ll have learnt English]
KULLANILAN YAYGIN ZAMAN ZARFLARI
-By, By then, By the time, By this time(next year, month, week...)
12) FUTURE PERFECT CONTINUOUS TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur.(-yor olmuş olacak)
* Özne + Will have been + Fiil [ing] + Obje şeklinde kullanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte başlayıp, gelecekte belirli bir zaman noktasına kadar devam edecek eylemleri ifade etmek için kullanılır.
[By June, I’ll have been working here for a year]
***SEQUENCES OF TENSES***
Karmaşık cümlelerde ve bağlaçkullanılan cümlelerde ana cümle ile yan cümle arasında zaman uyumu olması gerekir.
Bu zaman uyumu ;
PRESENT => Present
Future
Present Perfect
Present Continuous
PAST => Past
Condıtıonal
Past Perfect
Past Contınuous
PRESENT PERFECT => Present
PAST PERFECT => Past
Şeklinde sağlanır.
1) THE SİMPLE PRESENT TENSE
* Türkçe anlamı geniş zamandır.
* Özne + fiil [1] + obje şeklinde kullanılır.
* Olumsuz ve soru cümlelerinde I,We,You,They = DO / He,She,It = DOES alır, fiil ek almaz. (-es, -ies, -s)
* Olumlu cümlelerde özneden sonra fiile He,She,It için (-es, -ies, -s) ekleri eklenir. I,We,You,They ek almaz.
- Fiil “ss,sh,ch,x,o” ile bitiyorsa ‘-es’ eklenir. [kisses]
- Fiil bir sessiz ve ondan sonra ‘y’ ile bitiyorsa ‘y’ düşer, ‘-ies’ eklenir. [studies]
- Fiil bir sesli ve ondan sonra ‘y’ ile bitiyorsa fiile ‘s’ eklenir. [says]
- Olumsuz cümlelerde He,She,It’e ‘Does’ eklendiği için yukarıdaki ekleri almaz.
* Never,Seldom,Rarely gibi zarflar olumsuz anlam taşıdığı için bunların olduğu cümlede Don’t,Doesn’t kullanılmaz.
KULLANIMI :
# Her zaman yapılan işleri, alışkanlıkları anlatır.
[I run everyday]
# Doğal olaylar ve her zaman geçerliliği olan olayları anlatır.
[Water boils at 100 C]
# Gelecek zaman zarflarıyla kullanılırsa gelecek zaman belirtir.
[The president visits here next month]
# Şu anı ifade ederken kullanılır.
[Fatih is very exhausted]
# Atasözleri için kullanılır.
[A rolling stone doesn’t gather moss]
# Öyküleme yaparken kullanılır.
[Fatih conquers İstanbul in 1453...]
# Gazete başlıklarında geçmiş zaman belirtir.
[Trabzonspor beats Fenerbahçe]
KULLANILAN SIKLIK ZARFLARI :
-Always : Her zaman, daima.
-Usally : Genellikle.
-Often : Sıklıkla.
-Frequently : Sık sık.
-Sometimes : Bazen.
-Occasionally : Ara sıra.
-Rarely : Nadiren.
-Seldom : Pek az.
-Never : Asla.
KULLANILAN YAYGIN ZAMAN İFADELERİ :
-Every (day,week,year,…) : Her (gün,hafta,yıl,…)
-About (1,2,3,…) times a (day,week,year,…) : (günde,haftada,yılda,…) hemen hemen (1,2,3,…) defa.
-Now and then : Er geç.
-From time to time : Zaman zaman.
-Every other day : Her geçen gün.
-Almost every (day,week,year,…) : Hemen hemen her (gün,hafta,yıl,…)
2) THE PRESENT CONTINUOUS TENSE
* Türkçe anlamı şimdiki zamandır.
* Özne + am,is,are + Fiil [ing] + obje şeklinde kullanılır.
* I = AM , He,She,It = IS , We,You,They = ARE alır.
KULLANIMI :
# Konuşma anında devam eden işleri anlatır.
[They are painting the house]
# Gelecekte planlanmış bir durum belirtir.
[We’re going on a holiday next week]
# Geçici durumlar için kullanılır.
[He’s unemployed these days]
# Tekerrür eden olaylar için kullanılır.
[She is always losing her eyewear]
# Konuşanın kararlılığını belirtir.
[You aren’t going anywhere]
SIK KULLANILAN ZAMAN ZARFLARI :
-At the moment : Şimdilik
-At presrnt : Şimdiki.
-Currently : Halen.
-Still : Henüz.
-Now : Şu an.
3) THE SİMPLE PAST TENSE
* Türkçe anlamı ’di’li geçmiş zamandır.
* Özne + Fiil [(+ : 2/-ed)(-,? : 1)] + obje şeklinde kullanılır.
* Sadece olumlu cümlelerde fiil düzenli ise fiilin 2. hali, düzensiz ise fiile ‘-ed’ eklenerek kullanılır.Olumsuz , Olumlu/Olumsuz Soru cümlelerinde “ DID,DIDN’T ” eklenir ve fiilin 1. hali kullanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte belli bir anda yapılmış ve tamamlanmış işleri anlatır.
[He broke the vase yesterday]
# Geçmişte birbirini izleyen olaylar için kullanılır.
[He went to İzmir,visited Ephesus and saw the mediterian sea]
# Geçmişte belli bir süre devam etmiş olayları anlatır.
[He was the prime minister from ’94 to ‘98]
# Geçmişteki alışkanlıkları ifade eder.
[He smoked cigarette since ‘96]
# Bazı cümlelerde ‘did’ Verb(1)’den önce kullanılarak vurgulama yapılır.
[She did fall down]
KULLANILAN YAYGIN ZAMAN ZARFLARI :
-Last (day,week,year,…) : Geçen (gün,hafta,yıl,…)
-(a week,a month,a year,…) Ago : (bir hafta,bir ay,bir yıl,…) Önce
-Yesterday : Dün
4) THE PAST CONTINUOUS TENSE
* Türkçe karşılığı geçmişte şimdiki zamandır. (-yor du)
* Özne + Was/Were + Fiil [ing] + obje şeklinde kullanılır.
* I,He,She,It = WAS , We,You,They = WERE alır.
KULLANIMI :
# Geçmişte belli bir anda devametmekte olan işleri anlatır.
[I was studying lesson at 8 o’clock yesterday]
# Geçmişte iki zaman noktası arasında devam etmekte olan işleri anlatır.
[He was swiming from 3 to 5 o’clock]
# Geçmişte oluş zamanları kesişen iki sürekli olayı anlatır.
** bu yapıda WHEN / JUST AS , AS / WHİLE gibi bağlaçlar kullanılır.
1-When / Just As + Past Tense(yan cümle) , Past Cont. Tense(temel cümle)
[When / Just as I left home, they were watching tv]
-Past Cont. Tense(temel cümle) , When / Just As + Past Tense(yan cümle)
[I was watching tv, when / just as my brother left home]
2-While / As + Past Cont. Tense(yan cümle) , Past Cont. Tense(temel cümle)
[While / As I was studying lesson, she was washing dishes]
- Past Cont. Tense(temel cümle) , While / As + Past Cont. Tense(yan cümle)
[I was washing dishes, while / as he was studying lesson]
5) THE PRESENT PERFECT TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur. [Geçmişte başlamış, etkisi halen devam eden işleri anlatır]
* Özne + Have / Has + Fiil[3] + obje şeklinde kllanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte başlayıp halen devam eden işleri anlatır.
[He has lost his book.(still it’s lost)]
# Geçmişteki bir olayı zaman belirtmeden ifade etmek için kullanılır.
[Have you found your book?]
** Cevap verirken eylemin ne zaman gerçekleştiğinden eminsek SİMPLE PAST TENSE kullanırız.
[Yes I found it yesterday]
# Geçmişte başlamış olmakla birlikte etkisi halen devam eden işlerde kullanılır.
[He has just finished his homework]
# Yapılan işin halen aynı zaman dilimi içinde olma durumunda kullanılır.
[I have sold many computers this week]
# Tekrarlanan veya alışkanlık haline gelmiş işlei anlatırken kullanılır.
[He has always visited his aunt]
KULLANILAN YAYGIN ZAMAN ZARFLARI :
-So far / Up till now / Up to the present : Şu ana kadar.
-Before now : Daha önce.
-Ever / Never : Hiç.
-Since : -den beri.
-Yet : Henüz.
-Still : Halen.
-Already : Hali hazırda, tamamen.
-Lately / Recently : Son zamanlarda, Geçenlerde, Kısa zaman öncesine kadar.
-For : [I lived abroad for 8 years.(Artık değil)]
[I have been abroad for 8 years.(Halen öyle)]
6) THE PRESENT PERFECT CONTİNUOUS TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur.
* Özne + Have / Has Been + Fiil [ing] + obje şeklinde kullanılır.
* Soru sözcüğü olarak genellikle ‘HOW LONG’ kullanılır ve cevap verirken de ‘FOR’ ve ‘SINCE’ kullanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte başlamış, konuşma anında da devam eden işleri anlatır.
[We have been talking over the unemployment problem since this morning]
# Tekrarlanan eylemler için kullanılır.
[Workers have been blackmailing their employers every night for a month]
# Yarıda kalmış veya henüz tamamlanmış işleri anlatırken kullanılır.
[I’ve been painting this house for a month]
**COMPARİNG OF PRESENT PERFECT & PRESENT PERFECT CONTINUOUS TENSE**
a) Present Perfect : Eylem bitmiş veya bitmek üzere.
[I’ve painted this house.(Boyama bitti)]
b) Present Perfect Continuous : Eylem halen devam etmekte.
[I’ve been painting this house.(Boyama bitmedi)]
7) THE PAST PERFECT TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur.
* Özne + Had + Fiil [3] + Obje şeklinde kullanılır.
* Tüm özneler ‘HAD’ ile kullanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte olup bitmiş iki olaydan birincisini anlatır.
[They had had lunch before I came]
# Dolaylı anlatımda Present Perfect ve Simple Past yerine kullanılır.
[Erol said : ‘I have learned English. => Erol said that he had learnt English]
[Erol said : ‘I learned English. => Erol said that he had learnt English]
# Geçmişte belli bir ana kadar sürmüş olan işleri anlatır.
[By the time he set up his own work, he had exper,enced many difficulities]
#Gerçekleşmemiş umut ve dilek ifadelerinde kullanılır.
[Ihad expected that he would be able to pass the exam, but he couldn’t]
**Past Tense’i Past Perfect Tense’e Bağlayan Bağlaçlar**
-Before : Bu bağlaç Past Tense’li cümleciklerde kullanılırken ana cümle Past Perfect olur.
[Before the police arrived, the thieves had already gone avay]
-After : Bu bağlaç Past Perfect’li cümlecikte kullanılırken ana cümle Past Tense olur.
[After he had revised his book, he sent it to the publisher]
-As soon as : [We left home, as soon as(olur olmaz) the earthquake had happened]
-By the time / Till / Untill : -e kadar anlamında kullanılır.
[By the time / Till / Untill the emergency team came, the man had died]
-When : [He had married when he won the lottery]
8) THE PAST PERFECT CONTINUOUS TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur.
* Özne + Had Been + Fiil [ing] + Obje şeklinde kullanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte yapılan iki eylemden birincisinin sürekliliğini anlatır.
[It had been snowing for 5 day so we couldn’t go out]
# Present Perfect Continuous gibi tekrarlanan eylemleri anlatırken kullanılır.
[I had been looking for you everyday for a week]
# Dolaylı anlatımda Past Continuous ve Present Perfect Continuous yerine kullanılır.
[Mete said : ‘I have been working here for 8 years => Mete said that he had been working there for 8 years]
9) THE SIMPLE FUTURE TENSE
* Türkçe karşılığı Gelecek Zaman’dır.
* Özne + Will + Fiil [1] + Obje şeklinde kullanılır.
KULLANIMI :
# Gelecekte yapılmak istenen eylemleri, niyetleri belirtmek için kullanılır.
[I’ll have a picnic]
# Resmi ifadelerde genellikle programlanmış olaylar için kullanılır.
[The summit will start two weeks later]
# Tahmin, umut, beklenti ve varsayım ifadelerini belirtmek için kullanılır.
[I expect the foodstuff will be available next week]
# Karakteristik özellikleri ifade etmek için kullanılır.
[She’ll enter the room, find my bookcase and read for two hours]
# Belirsizlik ifade ederken kullanılır.
[He won’t need any asistant]
** BE GOING TO**
* Will’e nazaran daha fazla kesinlik belirtir.(Ne yapılacağına önceden karar verilmiş, plan yapılmıştır)
[They are going to build a garage]
* Gelecekte bir olayın olacağına dair kesin işaretler varsa kullanılır.
[Look at those clouds! It’s going to rain]
* Was / Were Going To ise bunun Past halidir. İşin planlanıp daha sonra yapılmadığını anlatırken kullanılır.
[He was going to buy a new car but he couldn’t afford it]
10) THE FUTURE CONTINUOUS TENSE
* Türkçe karşılığı Gelecekteki Şimdiki Zamandır.
* Özne + Will be + Fiil [ing] + Obje şeklinde kullanılır.
KULLANIMI :
# Gelecekteki belirli bir zamanda devam edecek olayları anlatır.
[By this time next month we’ll be swimming]
# Gelecekte planlanmış olayları anlatır.
[They’ll be attending English courses next summer]
# Kibarca soru sorarken kullanılır.
[Will you be bringing the guitar in here]
11) THE FUTURE PERFECT TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur.
* Özne + Will have + Fiil [3] + Obje şeklinde kullanılır.
KULLANIMI :
# Bir eylemin gelecekte belli bir zamandan önce yapılmış olacağını belirtirken kullanılır.
[By the end of this year we’ll have learnt English]
KULLANILAN YAYGIN ZAMAN ZARFLARI
-By, By then, By the time, By this time(next year, month, week...)
12) FUTURE PERFECT CONTINUOUS TENSE
* Türkçe karşılığı yoktur.(-yor olmuş olacak)
* Özne + Will have been + Fiil [ing] + Obje şeklinde kullanılır.
KULLANIMI :
# Geçmişte başlayıp, gelecekte belirli bir zaman noktasına kadar devam edecek eylemleri ifade etmek için kullanılır.
[By June, I’ll have been working here for a year]
***SEQUENCES OF TENSES***
Karmaşık cümlelerde ve bağlaçkullanılan cümlelerde ana cümle ile yan cümle arasında zaman uyumu olması gerekir.
Bu zaman uyumu ;
PRESENT => Present
Future
Present Perfect
Present Continuous
PAST => Past
Condıtıonal
Past Perfect
Past Contınuous
PRESENT PERFECT => Present
PAST PERFECT => Past
Şeklinde sağlanır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)