CONDITIONAL SENTENCES
* Türkçe kaşılığı “koşul cümlecikleri”dir.
* Bir şeyin yapılabilmesi veya olabilmesi için başka bir durumun yerine getirilmesi gereği veya zorunluluğunu belirler.
* Koşul cümlecikleri “if clause (koşul cümleciği)” ve “main clause (ana cümle)” olmak üzere iki cümlecikten oluşur.
[If he helps me, I’ll give him a gift.(Bana yardım ederse ona bir hediye vereceğim)]
[If you’re hungry, prepare something to eat.(Açsan yiyecek birşeyler hazırla)]
TYPE – 1
* Type 1’de en çok kullanılan yapı : “If + Simple Present , Future (Will)” yapısıdır.
[If you don’t come early, I’ll go with Jack.(Erken gelmezsen Jck ile gideceğim)]
[If you don’t hurry up, the plane will have left.(acele temezsen uçak kaçmış olacak)]
[If it snows all day, the road might be closed.(bütün gün kar yağarsa yol kapanabilir)]
[If ıt stops raining, you can go for a walk.(yağış durursa yürüyüşe çıkabilirsin)]
[If you want to lose weight, eat less bread.(kilo vermek istersen daha az ekmek ye)]
[If the whether isn’t good, I don’t like to go out.(hava iyi olmazsa dışarı çıkmayı sevmem)]
[If you heat ice, it turns to water.(buzu ısıtırsan suya dönüşür)]
[If you should go to Ankara, don’t forget to visit TBMM.(Ankaraya gidersen TBMM’yi ziyaret etmeyi unutma)]
***{...olmazsa, ...olacak/olabilir},{...olmazsa, ...olmayacak/olmayabilir},{...olursa, ...olacak/olabilir},{...olursa, ...olmayacak/olamayabilir}***
TYPE – 2
* Type 2’de en çok kullanılan yapı : “If + Simple Past , Would” yapısıdır.
* Gerçeğe aykırı olabilecek veya şu anda olabilecek bir olayı veya gerçek olarak düşünülen bir durumu ifade ederken kullanılır.
* Bu yapıda past tense ve modalların geçmiş hali kullanılmasına rağmen anlam ve durum present’tir.
[If I had more money, I would lend you some.(eğer fazla param olursa sana biraz borç veririm)]
[If he were me, he would apply for that job.(benim yerimde olsa bu işi kabul eder)]
[If I were you, I would stop smoking.(yerinde olsam sigarayı bırakırım)]
[If you tried again, you would succed.(tekrar denersen başarılı olursun)]
[If ıt weren’t for your help, I would still be homeless.(Yardımın olmasa hâla evsiz olurdum)]
TYPE – 3
* Type 3’de en çok kullanılan yapı : “If + Past Perfect , Would Have + Fiil[3]” yapısıdır.
* Geçmişte gerçek olmayan, tümüyle düşsel bir koşullu durum anlatırken kullanılır.
[If he had helped me, he would have been late.(bana yardım etseydi geç kalırdı)]
[If they had studied, they would have passed the exam.(çalışsalardı, sınavı geçerlerdi)]
[If I had studied harder, I would have got a better job.(daha sıkı çalışsaydım daha iyi bir iş bulurdum)]
[If we had beaten FB, we would have been champion.(FB’yi yenseydik şampiyon olurduk)]
[If I had known you were coming, I would have met you at the station.(geldiğini bilseydim seni istasyonda karşılardım)]
[If they had informed me, I might have helped them.(bana danışsalardı onlara yardım edebilirdim)]
[If they had taught me, I could have driven.(öğretselerdi araba kullanabilirdim)]
[If I had been you, I would have stopped smoking.(yerinde olsaydım sigarayı bırakırdım)]
[If it hadn’t been for the snow, we would have arrived earlier.(kar yagmasaydı daha erken gelirdik)]
“IF” İN DİĞER KULLANIMLARI VE KOŞUL BELİRTEN BAZI BAĞLAÇLAR
IF...NOT / UNLESS
[If you don’t hurry up, you’ll miss your train.(acele etmezsen trenini kaçıracaksın)]
[Unless you hurry up, you’ll miss your train.( acele etmezsen trenini kaçıracaksın)]
WHAT İF / SAY : İkisi de “Farz edelim ki” manasında kullanılır.
[What if / say we would be caught while cheating, what would we do then?(farz edelim ki kopya çekerken yakalandık, o zaman ne yaparız?)]
EVEN IF
[Even if it rains tomorrow, we’ll have a picnic.(yarın yağmur yağsa bile piknik yapacağız)]
IF SO : “öyleyse” manasında kullanılır.
[There is a possibility that John will get up late. If so, I won’t wait for him.(John’un geç kalkma olasılığı vardır.Öyleyse be onu beklemeyeceğim)]
IF ONLY : Ümit, dilek, pişmanlık belirtirken kullanılır.
* Present Tense veya Will ile kullanıldığında “ümit” ifade eder.
[If only we pass the exam, we might have a holiday.(sınavı geçecersek tatil yapabiliriz)]
* Past veya Past Perfect ile kullanılırsa “pişmanlık” ifade eder.
[If only I hadn’t drunk so much, these wouldn’t have happened.(Bu kadar fazla içmeseydim bunlar yaşanmazdı)]
* Would ile kullanıldığında “isteklilik” ifade eder.
[If only it would stop raining, I will ride bicyle.(yağmur durunca bisiklete bineceğim)]
SO / AS LONG AS
[You may come with us so / as long as you don’t make a noise.(gürültü yapmadığınız sürece bizimle gelebilirsiniz)]
ON CONDITION
[You can borrow my car on condition that you give it back to me tomorrow.(yarın geri vermen koşuluyla arabamı ödünç alabilirsin)]
PROVİDED / PROVIDING
[They would come provided / providing that they might not bring their friends.(arkadaşlarını getirmemek şartıyla geleceklerdi)]
SUPPOSE / SUPPOSING
[Suppose / Supposing that it rains, can we play the match indoors?(yağmur yağdı diyelim, maçı içerde oynayabilir miyiz?)]
WHETHER...OR NOT
[You have to eat this meal whether you like it or not.(beğensen de beğenmesen de bu yemeği yemek zorundasın)]
[Whether you feel well or not on Tuesday, tou must go to work.(Salı günü iyi hissetsen de hissetmesen de işe gitmelisin)]
OTHERWİSE / OR ELSE
[He must run ; otherwise / or else he’ll be late.(koşmalı ; aksi taktirde geç kalacak)]
[Do as you were told ; otherwise / or else you’ll lose.(söylendiği gibi yapın ; aksi takdirde kaybedeceksin)]
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder